Kamera; Güven Polonezköy Ahşap Heykeller;
Polonez kültüründe önemli yer tutuyorlar
MUHARRİR BU YA!
Eski bir tanıdık,
bir yazar arkadaşım ziyaretime geldi. Hal hatır sormadan sonra biraz gündem
derken, eski anılara daldık. Geçmiş yıllarda çalışmış olduğu gazetede, gazete
müdürünün yazarlar arasındaki ayrıcalıklı yaklaşımı üzerine müdüre biraz sitem
etmiş. Müdür de bizim dostu teselli adına “ayrıcalık filan yok, o gazetenin
muharrir’i” demiş.
Bu söylem aklıma
geldikçe güleceğim geliyor. Bazen, sıkışınca Arapça, Latince kelimelere
sığınmak işe yarıyor galiba. Arkadaşımın eski müdürü de sanırım sıkışmışlığı en
güzel bir şekilde Arapça sözcüğü “Muharrir” e tutunarak geçiştirmiş.
Arkadaşımın
anılarından kalan bu olay bana yine geçmişte kalmış Türk Edebiyatında önemli
yer tutan Ahmet Rasim’in bir makalesini hatırlattı. Makalenin ismi; Muharrir Bu
Ya! Bu güzel makaleyi, Enis Baturun da ifadelerinde ki gibi; “tekrar tekrar
okumak gerekir.” Ve ben, bu hatırlatışı, geçmişin gizemli sayfalarına gizlenmiş
bu güzel sözcükleri, ifadeleri sizler ile paylaşmanın sevincini yaşıyorum;
“ Laf değil muharrir bu! Yaz! Hem çalakalem yaz! Durma yaz!
Hem kaleminin ucuna nasıl gelirse öyle yaz! … Demek kış, yaz; yaz! Bu nasihati
kulağına küpe yap! Buna bir rumuz olmak üzere kurşun kalemini kulağının
ardından eksik etme! Yolda yaz, tramvayda yaz, otomobilde, şimendiferde,
vapurda, arabada, kayıkta dur, otur, zıpla yaz.
Gazetelerde,
mecmularda sütunlar, abideler dik. Kütüphanelerde mücelledat yığ! Ceplerin şiş
şiş olsun, masan kâğıt parçaları, müsvette üzgünleri ile Güh-i Kaf’a dönsün,
sen bunları gördükçe azımsa. Daha ziyade gayrete gel. Yaz. Hatta uykunu kes,
boğazına yeme, kağıt, kalem, mürekkep al. Sol elin başında, sağ elin kaşında
düşünür gibi durduktan sonra aklına ne gelirse yaz!
Yahut öyle düşünür
gibi de durma! Ardına, önüne bakma, sağına, soluna aldırma! Hem düşünmek insanı
sıkar, türlü türlü hastalıklara meydan açar, sen ise dünyayı faniye yazmak için
gelmişsin, binaenaleyh, durma, yaz! Benden ibret al, durmam, dinlenmem, cayır
cayır yazar, vızır vızır okur, okuturum.
Aman azizim, sana
bir nasihatim daha var. Açlığa son derece idman! Çünkü perhizler, oruçlar,
bütün salahı nefis için icat ve emredilmiştir. Baktın ki, pek ziyade acıktın,
derhal kaleme sarıl, yaz! Tokluğa birebirdir! Nefsimde tecrübe eyledim, inan
söylerim sana.”
Bugün geçmiş
dediğimiz, onlar için; gelecek adına ümitler yeşerten edebiyata önemli katkı
yapmış kişilerden Behçet Necatigil’i de Sisler İçinde, şiiri ile anacağım;
Sisler İçinde
Sisler içinde insanlar, gün ortası, geceleyin;
Hangisi gerçek, hangisi düş, şaşırdım.
Daha demin vardı, şimdi birdenbire yok
Issız bir kır akşamı
Bu benim yaşadığım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder