25 Eylül 2013 Çarşamba

İDMAN ZAMANI

Kamera; Güven   Koç Müzesi-
Abdülcanbaz ve Turhan Selçuk; saygıyla...

O bir İstanbul beyefendisi. Haksızlığa, üç kağıtçılığa
karşı. Aynı zamanda dimdik ve sağlıklı; spor yapıyor.

İDMAN ZAMANI

  Büyük boylu sporlardan vazgeçtim. Her şeyi başka yerlere havale etmiş bizler, bedenimizi de aynı yerlere bırakmışa benziyoruz. Çarşıda, caddede, hemen hemen her yerde gördüğüm insanlar neredeyse üzerlerinde bir beden daha taşıyorlar.

 Neden söz ettiğimi anladınız; muhteşem kilolarımızdan! Beden içinde beden taşımanın zorluğunu anlamak istiyorsanız, 5 kiloluk bir su bidonunu bir saat kadar taşımaya çalışınız. Ne kadar ağır ve yok edici değil mi? Ya üzerimizde bir ömür boyu taşıdığımız fazlalıklar! Tıpkı ruhumuzda taşıdığımız ön yargılar gibi değil mi?

 Ne tabularımızdan, ne kilolarımızdan kurtulma gibi niyetimiz var! Ama ben yine sesleneceğim. Yazının, yazmanın sihirli gücü hatırına sesleneceğim kendine önem ve saygı veren güzel insanlara.

 Gün boyu hemen hemen büyük çoğunluğumuz bir yerlere hapsoluyoruz; ofislere, iş merkezlerine, araçlara, evlere, postanelere, çayhanelere… Sonuç; büyük sıkıntı ve stres… Çaresi nedir peki? Haplar mı? Elbette hayır…

  Çaresi, sabahtan olmuyorsa akşama doğru yürüyüş yapmak; yürüyüşün yaratacağı dinginlik, yapılan yarım saatlik idman, insanı başka bir şekilde düşündürmeye başlıyor. Bu konuda yapılan yüzlerce deney var. Doğruluğun kanıtları hızla çoğalıyor. Yorucu geçen günün sonunda iyi bir yürüyüş; bedeni yöneten aklı diri hale getiriyor.

 Araştırmalar gösteriyor ki beden idmanları sayesinde kan akışının çok daha iyi artması sonucunda beynin can alıcı bölgesi olarak bilinen hipokampus (hafıza-yön bulma) bölgesinin egzersiz sırasında son derece etkin hale gelmesidir. Bu yapının içindeki sinir hücreleri çok daha hızlı çalışmaya başlıyor. Bu durumda kişinin bilişsel işlevlerinde de bir gelişme meydana geliyor.

 Hareketi her zaman sevdim. Çocuk duygularla, oyun aşkıyla, tepeden vadiye, vadiden ovaya gitmenin farklı sevdalarıyla sevdim… Biraz bilimden yararlanırsanız, bu muhteşem dünyanın tamamıyla hareket sayesinde gök kubbenin bu büyük boşluğunda yol aldığını görürsünüz. Eğer ki dünya dönmesini bir saniyeliğine durdurmuş olsa hepimiz uzaya savruluruz. Uzayın o soğuk, o muhteşem boşluğu içinde soğuğun, havasızlığın muazzam tükenişini yaşarız.

 Yürüyüşlere, amatör sporlara ilk başladığımda bana söylenen sözlerden birisi de şuydu; “ Ooo sen hiç ölmesin arkadaş!” Bende şu cevabı vermiştim; “ Belki de çok genç ölürüm ama aksıran, tıksıran, iki büklüm bir adam olarak değil arkadaş!”

 Şimdi söz hipokampus yani hafıza ve yön bulma bölgemizden açılmışken, bunca stres baskı şehirlerimizde cirit atıyorken, sporun en basit olanına; yürüyüş ve hafif koşulara; yani idmana bekliyorum sizi.

  Güven Serin

Hiç yorum yok: