Kamera; Güven Burgaz Ada- İstanbul
Doğa iyi anlaşıldığında, ona saygı gösterildiğinde
almaktan çok vermeyi bilir.
Kamera; Güven Burgaz Ada
Güzel eser, huzur verici mimari, insan
ruhunun da güzelliğini çıkarır ortaya.
Güzel ruhlu,bilgili,görgülü ve saygılı
insanın kalıcılığını anlatır baktıkça
bakasın gelen insanlara.
DERS 1
Ders deyince akla
eğitim ve öğretimle ilgili tartışmalar geliyor. Sanırım hiç bitmeyecek
tartışmalar ve yaz-boz hikayeleri, olan aklı karışık, çelişkiler içinde kalan
öğrenci velileriyle boğulacakmış gibi olan öğrencilere oluyor. Bir koşuşturmaca,
bir yutturmaca ve bir hayal kırıklığı…
Benim bugünkü konum,
hayatın içinden ve benim kendi almış olduğum bir dersle ilgili. Sanatın
sanatçının hangi mertebede olursa olsun insan ruhunu vicdan ve merhametle
süsleyen saygınlığından vazgeçmemenin dersidir bu ders.
Erdal Atabek
haftalar önce köşesinde Jose Carrera’yı tanıttı. Bu tanıtımdan sonra dört ders
çıkarmıştı.
Birinci ders; Güç
durumda olan meslektaşlarına dargın da olsan yardım etme insanlığını
göstereceksin. Soylu davranış budur.
İkinci ders; En güç
durumda bile değişme umudunu taşıyacaksın. Her sorunun bir çözüm yolu olacağını
unutmayacaksın. Elinde yoksa başka çareler arayacaksın.
Üçüncü ders; Sana
yapılan iyiliği unutmayacaksın. Teşekkür etmek soyluluğunu göstereceksin.
Nankör olmayacaksın. İnsanlık budur.
Dördüncü ders; Bu
dersi de şimdi yazarın köşesinden olduğu gibi aktaracağım hikâyeden sonra
aktaracağım.
Jose Carrera kimdir?
Dünyaca tanınmış İspanyol tenor. Yani ünlü üç tenordan birisi! Placido Domingo,
Luciano Pavarotti. Pavarotti bu dünyadan ayrıldı elbet.
Jose Carrera bu yıl
Antalya’da yapılan D-Marin Klasik Müzik Festivali’nin konuğuydu.
Yazar, Erdal Atabek
çok güzel bir yerden yakalamış konusunu. Sanatçının beğenilmesini,
alkışlanmasını, ülkemizin konuğu olmasını anlatmış anlatmasına ama esas konuya,
sanatçının yaşadığı trajediye ve bunun sonucunda ortaya çıkan insanlık
derslerine yer vermiş. Defalarca okunup kalınlaşmış vicdanlarımıza zımpara gibi
sürülecek güzel bir makale.
Yazar bildiği,
öğrendiği yaşam gerçeğini yine yaşamın içinde olan bizler için anlatıp yazıyor;
“Jose Carrera
İspanya’da Katalan bölgesinin sanatçısıdır. Placido Domingo da İspanyol,
Madritli. Birlikte çalışan sanatçıların bir süre araları açılır.
Artık birlikte
çalışmak istemezler. Öyle ki, birisi konser verme çağrısı aldığında ötekinin
gelmemesini şart koyar. Durum böyleyken Jose Carrera hastalanır. Tanı lösemidir
ve durumun gidişi ölümcüldür. Carrera konserlerden çekilir, tedavisine başlar.
Ancak, tedavi çok pahalıdır ve giderler karşılanamaz olur.
Ne yapacaklarını
bilemedikleri sırada Madrit’te bir vakfın olduğunu öğrenirler. Lösemi ile
Mücadele Vakfı kurulmuştur ve lösemili hastalara yardım etmektedir.
Carrrera’nın
dostları vakfa başvururlar ve gereken desteği alırlar. Büyük tedavi giderleri
artık karşılanmaktadır ve Carrera düzelmektedir. Gerçekten de büyük tenor yavaş
yavaş sağlığına kavuşur.
Bir süre sonra
konserlerine yeniden başlar. Bu arada Placido Domingo ile de barışmışlardır ve
ortak konserleri yeniden başlamıştır.
Madritt’teki bir
ortak konserlerinde, Jose Carrera söylemekte olduğu şarkısını keser, Domingo,
Carrera’nın elini tutar, kaldırır ve ona sarılır.
İzleyenler şaşkınlık
içindedir. Jose Carrera öğrenmiştir ki, Madrit’teki vakfı Placido Domingo
tarafından Carrera’ya yardım için kurulmuştur. Gururlu Basklı elden yardımı
reddedeceği için Domingo böyle bir yol bulmuş, meslektaşına destek olmuştur.
İşte Jose Carrera
bunu öğrenmiştir. Ve bütün müzikseverlerin önünde şükranını böyle ifade
etmiştir.
Müzik kadar anlamlı! Bence müzikten daha anlamlı!
Ders dört; Placido
Domingo’ya sormuşlar. Neden çok kırgın olduğunuz kişiye yardım ettiniz? Yanıtı
şudur; Öyle bir sesin kaybolmasına razı olamazdım.
Sahip olduğunuz
değerleri bileceksiniz. Değerlerinizi heba etmeyeceksiniz.”
İnsan denen canlı
sürprizlerle doludur. Karanlığı, çürümüşlüğü delip geçen tazelik, erdem,
saygınlık ve insaniyet kokan sürprizler de vardır bu hayatta.
1 yorum:
Gece yarısını geçeli çok oldu. yazını o kadar duygulanarak okudum ki sevgili Güven, hem kulaklarımda bir ninni kadar kalıcı, hem de uykularıma gem vuracak kadar duygusal..
Teşekkür ederim sanatı seven ve anlayan dost..
Yorum Gönder