HÜSNÜ GÜNGÖR: TEKİRDAĞ’IN UNUTULMUŞ EVLADI
Bazı insanların yaratılışlarında, karakterlerinde yaşadıkları şehirlere, ülkelere, milletine adanmışlık vardır. İdealizmin yüksek rakımlarında yaşamayı; vatan, namus borcu bilir, bu düşüncede ömür süren ve sürmüş sessiz kahramanlar…
Sırtını tarihe, yetenekli ve hünerli insanlarına, aynı zamanda büyük işler yapıp büyük sessizlik içinde yaşayıp ölmüş insanlara dönen şehirlerin başında gelir Tekirdağ insanı ve yöneticileri…
Bu sırt dönmesi yüzünden, şehrimizde KENTLİLİK bilinci, şehirli aidiyet duygusu gelişmemiş, bu yüzden sanatta da, sporda da, turizmde de gerilerde önce şehirlerin tozunu dumanını yutmakla meşgulüz…
Şimdi, on yıldır peşinde koşup da yapamadığım, bu ismi bulamadığım haberi büyük bir onur, manevi huzur içinde gazete arşivine taşıyoruz. Tarihsel bir haberin içinde olmak fazlasıyla değerli, insanı evrensel alkışları duyma coşkusu yaşattığını vurgulamak isterim.
Sözünü edeceğim unutulmuş, sessiz kahraman, Tekirdağ KARAEVLİ Köyü’nde doğmuş Hüsnü GÜNGÖR, sadece Tekirdağ İstanbul çıkışındaki ATATÜRK ORMANI ile anılsa, değerlendirilse en büyük saygıyı, sevgiyi hak etmenin birincisi olurdu.
1930 yılında Karaevli’de doğan Hüsnü Güngör, İ.T.Ü İnşaat Fakültesini 1955 yılında bitirmiştir. Aynı yıl Tekirdağ Bayındırlık Müdürlüğünde mühendis olarak çalışmaya başlamıştır.1958 yılında Tekirdağ Bayındırlık Müdürü olarak zaten içinde olduğu, neredeyse gününün ve gecesinin geçtiği şehrin her yerindedir. Saray, Çorlu civarındaki yollar yapılırken aylarca Tekirdağ’a, evine gönüllü olarak gelmeyen, gelemeyen Hüsnü Güngör, adeta Tekirdağ’ın yollarıyla, bayındırlı mucizeleriyle yatıp kalkıyordu.
Atatürk Ormanı Mesire Yeri, Özel İdare İl Ormanı olarak bilenen çam kokularıyla kaplı alanların tamamı Tekirdağ Bayındır Müdürü Hüsnü Güngör’ün zamanında, o günlere şahitlik edenlerin söylediğine göre;
“ Neredeyse her fidana koşuyor, su taşıyor, toprak atıyordu.” Hüsnü Güngör şimdinin çam ormanlarına; yüzlerce, binlerce çam fidanına tıpkı bir anne ve babanın evlatlarına yaklaştığı gibi özenle yaklaşık 1960’lı yılların başında neredeyse 63 yıldır şehrimizin oksijen depoları, eğlenme, dinlenme, sosyalleşme diyarlarına kalıcı ve büyük bir aşkla, inanarak gayretlerinin karşılığında, sadece imzası değil büyük emekleri olan kişidir.
Bu ormanların içinde bugüne kadar on binlerce insan eğlendi. Çocuklarıyla, eşi, dostu, arkadaşlarıyla kim bilir hangi eğlencenin en demli anılarını oluşturdular. Peki, ama bu ormanların girişinde bir tanıdım yazısı var mı?
“ Bu ormanı büyük gayretlerle gece demeden, gündüz demeden, kendi elleriyle bile su, toprak taşıyarak, atarak gün yüzüne çıkartan gizli ve sessiz kahramanlardan birisi Hüsnü GÜNGÖR’dür, diye bir yazı, bir plaket var mıdır?
Hüsnü Güngör’ü, yeni nesillere tanıtıp, anlatabildik mi? Bırakın anlatmayı, onun ektiği yeşili, ormanı, ağacı, oksijen depolarını, her yıl on binlerce ton tozu emerek, şehrimize temiz hava üfleyen böyle değerli eserleri anlatabildik mi?
Ormanın öyküsü, ormanların şehirler için, dünyamız için vazgeçilmez, yaşamsal katkılarını burada anlatacak değilim. Anlatmak istediğim, Tekirdağ, gizli ve sessiz kahramanlarını hatırlayıp, onlara karşı yapmış olduğumuz duyarsızlığın özrünü dileyip, derhal Hüsnü Güngör gibi fedakâr, vatanperver, idealist insanları her yerde anmaya, anlatmaya başlamalıyız…
Hüsnü Güngör, sadece ormanlara adanmadı. Tekirdağ’ın bugün üzerinden geçtiğimiz birçok yolunun yol olmasında o vardı. Sabahın en erken saatlerinde başlayan iş aşkı, gecenin derin zamanlarına; 22.00’a kadar sarkıyor, eve her gelişinde yorgunluğun yanında yaşamsal bir onur, duruş şehir sevgisiyle eşi Günseli Hanım tarafından tebessümle karşılanıyordu.
Hüsnü Güngör aynı zamanda 1958–1959 döneminin Belediye Başkanlığı görevini de yapmıştır. Köy, kasaba, kent yollarımızda iyi araştırılırsa Hüsnü Güngör’ün imzası ve sayısız hizmeti de gün yüzüne çıkacaktır.
Bir gece evine geldiğinde yüzü gülümsüyordu. Eşi Günseli Hanım; “ Ne oldu, çok neşeli görünüyorsun dediğinde; “ Bugün devletime çok para kazandırdım” sözü şunu anlatıyordu; yaptıkları yol ihalelerini öyle bir pazarlık ve denedim içinde yapıyordu ki, devletin ve milletin zarar etmesi engelleniyordu. Cumhuriyet aşkı, millet sevdası böyle bir şey…
Tekirdağ’ın sessiz ve başarılı kahramanlarının başında gelen Hüsnü Güngör haberini yapmama büyük yardımı dokunan öğretmen, araştırmacı yazar Ercan DUYGU’nun büyük yardımı, katkıları olmuştur; TEŞEKKÜR ediyorum. Bize evini açan çok değerli zamanını, anılarını anlatan sevgili eşi Günseli GÜNGÖR; MİNNETTARIZ…
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder