BABÜR ŞAH
-----------------
Bir parça tarihin
içine; kendi tarihimize dönsek; şaşıracak o kadar çok saygı duyulacak olaylar,
izler, mihenk taşları var ki, aylar, yıllar lazım; okumak, anlamak ve süzmek
için.
Babür Şah’da böyle
bir tarihin başyapıt olan Taç Mahal gibi bir eserin yapıldığı Agra Şehrine;
Babür İmparatorluğu mührünü vurduğu gibi, sanatı, mimariyi de yüceltip, yayan
kişidir Babür Şah.
İşi gücü bırakıp bir
batı hayranlığı tutturmuş gidiyoruz. Gözlerimiz o kadar kamaştı, kulaklarımız o
kadar kirlendi ki; görmemenin, duymamanın garip yoksulluğu içinde hovardaca
yaşıyoruz.
Bu zenginlikleri,
değerli dönemleri bilmeden, kendimize yaptığımız haksızlığın haddi hesabı yok…
Bilmemenin mimarisi de, mühendisliği de eksik oluyor; bu zamanlara beton yığını
olarak yansıyor.
Hâlbuki bir Türk
İmparatorluğudur Babür İmparatorluğu. Geçmişimiz değerlendiren bazı yazarlar,
tarihçiler onun için; “ Türk Tarihin en seçkin şahsiyetlerinden birisidir.”
Diyorlar. Türklerin her alanda yetiştirdiği birkaç yüz dahi arasında seçim
yapılsa; ilk yirmiye girer deniyor.
Yetenekleri; sadece
savaş sanatını bilmekle çıkmıyor ortaya. Mimariye, edebiyata, müziğe, bitki
bilimine; yani yaşamın içinde olan her şeye ilgisinin olduğu biliniyor.
Babür-name eseri şu
cümleyle başlıyor; “ 5 Ramazan 899 Salı günü Fergana’da on iki yaşında padişah
oldum.”
Hindistan’a bahçe
mimarisini getiren kişidir. İngilizler bu mimariyi İngiltere’ye taşımışlardır.
Sürekli öne çıkartıp eziklik yaşadığımız batı uygarlığı böyle ilerlemiştir;
gördükleri her güzel, faydalı çalışmayı; not alarak, dinleyerek kendi
ülkelerine taşıma birincisidir batı dünyası.
Onun döneminde Agra
şehrinde 680 taş işçisi sadece kendi planladığı binalar için çalışıyordu. Onun
başlattığı mimari, ondan sonra gelen 5. Hükümdar Şah Cihan tarafından
yaptırılan Taç Mahal’dir.
İlk önce kendi
tarihimize, sonra bütün milletlerin tarihine dönmeliyiz; yaşam biçimi olarak;
abartmadan, en sağlam ve doğru yazılmış kitaplardan öğrenerek; bugünün
ıssızlığına, güvensizliğine neden düştüğümüzün, plansızlık içinde niçin
boğulduğumuzun cevabı; kendi tarihimizin yanında dünya tarihinde gizlidir.
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder