Sayfalar

12 Mayıs 2017 Cuma

BABÜR ŞAH



BABÜR ŞAH
-----------------

  Bir parça tarihin içine; kendi tarihimize dönsek; şaşıracak o kadar çok saygı duyulacak olaylar, izler, mihenk taşları var ki, aylar, yıllar lazım; okumak, anlamak ve süzmek için.

  Babür Şah’da böyle bir tarihin başyapıt olan Taç Mahal gibi bir eserin yapıldığı Agra Şehrine; Babür İmparatorluğu mührünü vurduğu gibi, sanatı, mimariyi de yüceltip, yayan kişidir Babür Şah.

  İşi gücü bırakıp bir batı hayranlığı tutturmuş gidiyoruz. Gözlerimiz o kadar kamaştı, kulaklarımız o kadar kirlendi ki; görmemenin, duymamanın garip yoksulluğu içinde hovardaca yaşıyoruz.

 Bu zenginlikleri, değerli dönemleri bilmeden, kendimize yaptığımız haksızlığın haddi hesabı yok… Bilmemenin mimarisi de, mühendisliği de eksik oluyor; bu zamanlara beton yığını olarak yansıyor.

  Hâlbuki bir Türk İmparatorluğudur Babür İmparatorluğu. Geçmişimiz değerlendiren bazı yazarlar, tarihçiler onun için; “ Türk Tarihin en seçkin şahsiyetlerinden birisidir.” Diyorlar. Türklerin her alanda yetiştirdiği birkaç yüz dahi arasında seçim yapılsa; ilk yirmiye girer deniyor.

  Yetenekleri; sadece savaş sanatını bilmekle çıkmıyor ortaya. Mimariye, edebiyata, müziğe, bitki bilimine; yani yaşamın içinde olan her şeye ilgisinin olduğu biliniyor.

 Babür-name eseri şu cümleyle başlıyor; “ 5 Ramazan 899 Salı günü Fergana’da on iki yaşında padişah oldum.”

  Hindistan’a bahçe mimarisini getiren kişidir. İngilizler bu mimariyi İngiltere’ye taşımışlardır. Sürekli öne çıkartıp eziklik yaşadığımız batı uygarlığı böyle ilerlemiştir; gördükleri her güzel, faydalı çalışmayı; not alarak, dinleyerek kendi ülkelerine taşıma birincisidir batı dünyası.

  Onun döneminde Agra şehrinde 680 taş işçisi sadece kendi planladığı binalar için çalışıyordu. Onun başlattığı mimari, ondan sonra gelen 5. Hükümdar Şah Cihan tarafından yaptırılan Taç Mahal’dir.

 İlk önce kendi tarihimize, sonra bütün milletlerin tarihine dönmeliyiz; yaşam biçimi olarak; abartmadan, en sağlam ve doğru yazılmış kitaplardan öğrenerek; bugünün ıssızlığına, güvensizliğine neden düştüğümüzün, plansızlık içinde niçin boğulduğumuzun cevabı; kendi tarihimizin yanında dünya tarihinde gizlidir. 

Güven Serin 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder