Fotoğraf İnternetten
DANS
Dansın, dansı
besleyen müziğin yetersiz oluşu her alanda görünüyor. İşte tam da bu yüzden
kabalık kol geziyor; erkek egemen toplumun kısır şehirlerinde…
Gece yaşamı;
yaşamları sönük geçiyor. Dansı bütünleyen kadının öne çıkmayışı, disiplin isteyen
dansın ritmlerinin, figürlerinin bizlere; bu sıhhatli, besili gençliğe uzak
olması, ne büyük kayıp…
Hâlbuki insanın
içindeki büyük öfke ile büyük coşku sanatla dengelenir. Bu sanatlardan birisi
de dans… Bu sanatlardan birisi de Buz Pateni…
Tüm dünyada büyük
ilgi gören Artistik Buz Pateni gösterileri halen bize uzak oluşu oldukça girip
bir durum…
Artistik Buz Pateni
Şampiyonası İsveç’in başkenti Stockholm’de yapıldı. 32 ülkeden 156 patenci
katıldı. Ülkemizi de temsil eden Engin Ali Artan, Birce Atabey henüz madalya
sıralamasına germese de güzel bir teselli.
Müziğin başlamasıyla
birlikte sahneye çıkan dansçıların gösterisi farklı dallarda yapıldı. Erkekler,
Kadınlar ve çiftler; solukları kesecek kadar değişik, heyecan verici figürleri
artarda yaptılar.
Belli ki her
profesyonel iş gibi buz pateni de ciddi çalışmalar, yetenekler istiyor.
Düşünmeden edemiyorum; her ülkenin gençliği artık tüm dünya ile iç içe,
teknoloji sayesinde çok yakınken bu kadar kanı kaynayan genç nüfusu uluslar
arası sahalara çıkarmamak hangi aklın seçeneğidir?
Şampiyonada
Rusya’nın büyük üstünlüğü madalyaların boyunlara takılması, ülke marşlarının
dinlemesiyle netleşmiş oldu. Netleşen diğer bir şey de buz paten artistlik
gösterisi oldukça önemli bir dans; sanat…
Bu sanatı izlerken
insanın içindeki bütün duyarlılık ortaya çıkıyor. Buzun üzerinde kayan
bedenlerin ağırlıksızlığı, yer çekimine nazikçe selam edişleri görülmeye,
defalarca izlenilmeye değer…
Her duyarlı insan
gibi bende benim şehrimde niçin buz pateni salonları yok diye soruyorum
kendime… Sorsam da yetmiyor; diyelim ki oldu; bu işi özendirecek, destekleyecek
yöneticiler, ebeveyninler nerede?
Müzik aleti olmayan,
varsa süs eşyası gibi duran evlerin, tınısı da, dansa, ritme, figürlere bakış
açısı da bellidir. Kavgamız bir başkadır bizim; yetmezliği bir türlü
yettiremeyişin, zenginliği en yakınımıza gösteriye dönüştürme kavgasıdır bu
soylu kavga…
En güzel yarışlar
dünya salonlarında yapılanlardır. En güzel ülke sevgileri de burada yükselir;
içindeki büyük çalışma aşkı, öğrenme ve öğretilerin birleşimi tüm dünyanın
gözlerine, yüreklerine sunulur.
Alkışın en güzeli
yapılır incecik buzların Üzerlerinde kayan masalımsı dansçıların saniyeler
içinde o köşeden diğerine zarif bir su gibi akışlarını süsleyen beden
gösterilerine…
Dostlarım, uygar
olmak bütün caddeleri, sokakları, kaldırımları ARAÇLARLA doldurmak değildir…
Birkaç yılda bir kaldırım söküp kaldırım yamamak hiç değil…
Su getirip, kanalizasyon yaptım diye övünen Belediyelerin
siyasi dansı da hiç bitmez…
Her daim gençlikten
söz eden değerli büyükler, büyük ağalar, hanımlar; gençliği ne kadar çok örselediğimizde,
kendi yarınlarınızın ne büyük girdaplara dönüştüğünüzün farkına varın artık.
Eğlenmek, dans etmek;
kendi iradesiyle seçimler yapıp; düşüp kalkmak; insanın yaratacağı, yaratığın
veya sanatın da var oluş sebebidir…
Belediyeleri,
Valilikleri iş bulma kurumu gibi değil de, şehirlerin eksik olan sosyal
alanlarını var etme dokunuşu olarak görmeyi öğrenin artık. Yaşam, bir yudum su
ve ekmekten ötedir; açlıktan çok oburluktan ölenleri, hareketten çok
hareketsizlikten inleyenleri görün artık…
Kadınlar ve Çiftlerde
madalyaları kazanan Rusya, 2 altın, 3 gümüş, 4 bronz olmak üzere 9 madalya ile
Avrupa'nın en başarılı ülkesi oldu.
Kutluyorum; emeğe,
dansa, ritme, figürlere adanmışlığa şans veren, inanan herkesi…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder