30 Mayıs 2019 Perşembe

İDARE EDİYORUZ


İNTERNET




                                                

İDARE EDİYORUZ!
------------------------------------


  Geçmişte; elektriklerin olmadığı veya sıklıkla kesildiği vakitlerde çeşitli aydınlatma araçları vardı. Fenerler, lambalar ve lüks ve olmazsa olmazlar; mumlar vardı. Lambanın en küçük olanına, fitilin en kısılmış haline “idare” deniyordu. Yani; durumu “idare etsin” çabuk bitmesin. Işığı; görünür görünmez; belli belirsiz durumdaydı…

 Bunlara, bu sönük, belli belirsiz ışığı veren lambalara; “idare lambası” denirdi. Niçin? Durumu idare ittiği, çabuk bitmediği, yok olup gitmediği için…

  Göçleri kana kana yaşamış milletim; göç etmediği yılların da yoksulluğuyla pençeleştiği için sıklıkla idare etmek durumunda kalmıştır. Bütün yaşam felsefimiz, idare lambaları gibi, idare etmeye göre tasarlanmış; sanki yazgının işi gibi…

 İdare etme ve idare lambalarıyla geçen ömürler ve onlardan sonra gelen kuşaklar; bir çığ topu gibi yuvarlanmaya başladı. Nasıl olduysa, şairin şirinde ki gibi, her şey birden bire oldu;

“ Her şey birden bire oldu,
Birden bire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birden bire oldu;
Birden bire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birden bire oldu, tomurcuk birden bire.
Yemiş birden bire oldu.”

  Orhan Veli şiirinde ki heyecanı, her şeyin ansızın ortaya çıkışını bu şekilde betimlese de; bizlerin bu birden bire idare etme alçak gönüllülük felsefesinden kurtulmamızın, kaçıp, ürkmemizin sosyolojik, psikolojik bir karşılığı olmalı!

 Yıllarca direnen, yemeyip içmeyin mal mülk edinen atalarımız; şimdi çocuk ve torunlarının yarışını kim bilir hangi sıkıntı, garip bir gülümseyiş içinde izliyorlardır! Çünkü her şey birden bire olupbitti; köyler, kasaba ve kentlere kırk yıl içinde neredeyse tümüyle taşındı.

 Ve bu göçlerle birlikte girildi 21.yüzyılın içine. Büyük alışveriş merkezleri de birden bire kentlerin büyümesiyle; idare et, mantığını yerle bir etti. İdare lambaları gibi,”idare et” anlayışı da hasret oldu.

 Şimdi; Tüket! Durmadan tüket ki istihdam ve borçlanma artsın… Tamam; tüketmekte, üretmekten de öne geçtik. İdare lambasını eskidi, gereksinim duymuyoruz diye kullanmayıp çoktan unuttuk. Ya felsefesi? İnsan yanımız? Kültürel altyapılarımız?

 Biri birine bir şey sorsa; Neler yapıyorsun; dese; söylenen ilk söz ; “idare ediyoruz be ağabey!” Olmuyor mu? Peki, ama nasıl reform bu? Hadi köylülük, eski yüzyıl geride kaldı; ya şimdi! Şehirli ve yeni yüzyıldayız; halen neyin idare etmesiyle meşgulüz?

 Görünen o ki; yarım yamalak olan her şey; yarım kalıyor… Harcamada, borçlanmada, tüketime bir numara oluyoruz da, kültürel, ilimsel, sanatsal alanlarda; hep “idare ediyoruz” felsefesiyle boyun eğiyoruz.

 Bu nasıl perhiz, bu nasıl lahana turşusu! Anlayan varsa beri gele! Daha fazla ayrıntıya giremem; benim haddime bile değil. Varsın bunu da üniversite, akademisyenler, ilim insanları araştırsın.

 Ama ne zaman yapacaklar bu işi? Fazla karıştırmamak lazım; elimizde olanlar idare edelim; idareli olalım dostlarım…

Güven Serin  




2 yorum:

deeptone dedi ki...

ne güzel bir düşünce yakalamışsııın :)

GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkürler Deep;güzelce gülümsedim:))