İNTERNET
İDARE EDİYORUZ!
------------------------------------
Geçmişte;
elektriklerin olmadığı veya sıklıkla kesildiği vakitlerde çeşitli aydınlatma
araçları vardı. Fenerler, lambalar ve lüks ve olmazsa olmazlar; mumlar vardı.
Lambanın en küçük olanına, fitilin en kısılmış haline “idare” deniyordu. Yani;
durumu “idare etsin” çabuk bitmesin. Işığı; görünür görünmez; belli belirsiz
durumdaydı…
Bunlara, bu sönük,
belli belirsiz ışığı veren lambalara; “idare lambası” denirdi. Niçin? Durumu
idare ittiği, çabuk bitmediği, yok olup gitmediği için…
Göçleri kana kana
yaşamış milletim; göç etmediği yılların da yoksulluğuyla pençeleştiği için
sıklıkla idare etmek durumunda kalmıştır. Bütün yaşam felsefimiz, idare
lambaları gibi, idare etmeye göre tasarlanmış; sanki yazgının işi gibi…
İdare etme ve idare
lambalarıyla geçen ömürler ve onlardan sonra gelen kuşaklar; bir çığ topu gibi
yuvarlanmaya başladı. Nasıl olduysa, şairin şirinde ki gibi, her şey birden
bire oldu;
“ Her şey birden bire oldu,
Birden bire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birden bire oldu;
Birden bire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birden bire oldu, tomurcuk birden bire.
Yemiş birden bire oldu.”
Orhan Veli şiirinde
ki heyecanı, her şeyin ansızın ortaya çıkışını bu şekilde betimlese de;
bizlerin bu birden bire idare etme alçak gönüllülük felsefesinden kurtulmamızın,
kaçıp, ürkmemizin sosyolojik, psikolojik bir karşılığı olmalı!
Yıllarca direnen,
yemeyip içmeyin mal mülk edinen atalarımız; şimdi çocuk ve torunlarının
yarışını kim bilir hangi sıkıntı, garip bir gülümseyiş içinde izliyorlardır! Çünkü
her şey birden bire olupbitti; köyler, kasaba ve kentlere kırk yıl içinde
neredeyse tümüyle taşındı.
Ve bu göçlerle
birlikte girildi 21.yüzyılın içine. Büyük alışveriş merkezleri de birden bire
kentlerin büyümesiyle; idare et, mantığını yerle bir etti. İdare lambaları
gibi,”idare et” anlayışı da hasret oldu.
Şimdi; Tüket!
Durmadan tüket ki istihdam ve borçlanma artsın… Tamam; tüketmekte, üretmekten
de öne geçtik. İdare lambasını eskidi, gereksinim duymuyoruz diye kullanmayıp
çoktan unuttuk. Ya felsefesi? İnsan yanımız? Kültürel altyapılarımız?
Biri birine bir şey sorsa;
Neler yapıyorsun; dese; söylenen ilk söz ; “idare ediyoruz be ağabey!” Olmuyor
mu? Peki, ama nasıl reform bu? Hadi köylülük, eski yüzyıl geride kaldı; ya
şimdi! Şehirli ve yeni yüzyıldayız; halen neyin idare etmesiyle meşgulüz?
Görünen o ki; yarım
yamalak olan her şey; yarım kalıyor… Harcamada, borçlanmada, tüketime bir
numara oluyoruz da, kültürel, ilimsel, sanatsal alanlarda; hep “idare ediyoruz”
felsefesiyle boyun eğiyoruz.
Bu nasıl perhiz, bu
nasıl lahana turşusu! Anlayan varsa beri gele! Daha fazla ayrıntıya giremem;
benim haddime bile değil. Varsın bunu da üniversite, akademisyenler, ilim
insanları araştırsın.
Ama ne zaman
yapacaklar bu işi? Fazla karıştırmamak lazım; elimizde olanlar idare edelim;
idareli olalım dostlarım…
ne güzel bir düşünce yakalamışsııın :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilTeşekkürler Deep;güzelce gülümsedim:))