İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ
BEDRİ RAHMİ’Yİ LANETLİYORUM!
----------------------------------------------
Sahilde, yan
tarafımda kadınların çoğunlukta olduğu masada ki kadınlardan birisinin ifadesi,
yorumu Bedri Rahmi Eyüpoğlu üzerineydi…
Aslında, konu Bedri
Rahmi’ye gelmeden önce; gittiği yerler, kıtalar, ülkeler konuşuluyordu.
Avrupa’dan, Amerika’ya, oradan Avustralya’ya kadar… Masanın başkahramanı gibi
sözü dinlenen, konuşmaları yönlendiren Amazon vari kadın; bir süreliğine
dinlendiği zaman; entelektüel sanılacak kadar görgü saçıyordu!
Nereden esinlendiyse
esinlendi, elinde ki akıllı telefondan internete, oradan da Bedri Rahmi’nin
hayatına girdi. Aslında elimde ki, masamda ki kitap Bedri Rahmi’nin 1950’li
yıllarda çeşitli dergilerde yaptığı çalışmaları anlatıyordu.
Kadın, birkaç
dakikada Bedri Rahmi’nin hayatını okudu. Bedri Rahmi’nin Karadut şiirinin
hikâyesinin anlatımın yaptı. Ermeni kızı Mari’ye duyduğu aşkı, Mari’nin
hastalığı ve Bedri Rahmi’nin onu iyileştirmek için varını yoğunu sattığı; ama
yine de Mari’nin genç yaşta ölmesini engelleyemediğini…
Bu büyük aşk sonra,
Mari’nin ölümü ve Bedri Rahmi’nin kendisini içkiye vermesi… Sonra, eşi Eren’in
onu tekrar bağrına basıp, eşine dönmesi; yan tarafta konuşan kadının Bedri
Rahmi için verdiği idam kararını da açıklamasına neden oldu.
Kadın, Bedri
Rahmi’ye, sevgilisi öldükten sonra eşine dönmesi nedeniyle cephe aldı. Onu
lanetliyorum, dedi. Kahkahası ise ölümcüldü… Edebiyata, yaşanmışlıklara,
sevdalara, resimlere, şiirlere saygısının hiçbir şekilde olmadığının duyumu;
ruhumu titretti; savunmasız kaldım.
Entelektüel kadın,
edebi, sosyoloji açıdan hiçbir şekilde fikri olmadığı ortaya döküldü. Yoktu yok
olmasına bilgisi; ama neredeyse savaşa katılan komutan öncülüğünde bağırarak
varmış gibi savuruyordu hiddetini, kinini;
“ Bunların hepsi böyle; lanetliyorum böyle adamları.”
Diyerek kahkaha ile bitirdi Bedri Rahmi hikayesini...
Güven Serin
2 yorum:
Ahh Ahh bir de okusalar Bedri Rahmi'nin şiirlerinden birini de öyle ahkam kesseler. Ama ne de olsa enteller ya bunlar. Küçük akılcıkları ancak böylesine yeter... Uğur Mumcu'nun sözündün kısa bir alıntı yapmak isterim ki o da;
"Okumayan, yazmayan, düşünmeyen toplumlar içten içe çürürler..." İşte bu içinde buluğunduğumuz durum ve bu ülkenin hali...
Bilginin yüce eksikliği vardı zaten,kaybolmuş yüzünde. Bir saniyeliğine baktım yüzü olmayan insana;ruhu çoktan onu terk etmiş;geçmişten taşıdığı büyük bir boşluk,kırılganlık,nefret;kızamazınız o yüze;çünkü yoktu... Teşekkür ederim Mehpare...
Yorum Gönder