İYİ, KÖTÜ ve ÇİRKİN DİYE BİR ŞEY!
İnsanın, insanlık yolculuğunda “iyi” veya “kötü” diye ürettiği binlerce kavram vardır. Büyük çoğunluğu şahsi ve o günün şartlarıyla alakalı olsa da tüm dünyanın üzerinde uzlaştığı “ kötü “ ve “iyi” diye kavramlar, eserler ve başyapıtlar vardır…
Edebiyattaki klasik eserler, tiyatro, heykelcilik, resim, müzik ve sinemada…1966 yılında yönetmen Sergio Leone tarafından Avrupa’da çekilen Spagetti Western diye bilinen filmlerin belki de en önemlisinden söz edeceğim:
İYİ, KÖTÜ ve ÇİRKİN…
Bu eser üzerinden yarım yüzyıl geçmiş olsa da, müziğiyle, oyuncularıyla, film aksiyonlarından öte oyuncuların özgün doğaçlamaları ile klasik edebiyat eserleri gibi klasik sinema eserleri arasına girmeyi çoktan hak etti…
Filmin unutulmaz sahnelerini sıralamaya kalksak belki de son sahnesi; İyi, Kötü ve Çirkin’in birbiriyle hesaplaşma görüntülerini ilk başa koyarız. Müziği ise bugüne kadar yapılmış film müziklerinin en başında geliyor. Ennio Morricone’in başyapıtlarından birisi…
Bugünün sıra dışı tüketim dünyası, dün de vardı, yarın da olacağı bellidir. Milyonlarca kitap, on binlerce film, dizi çekilecek, resim, heykel yapılacak. Geride kalanlar hafızalarda iz bırakanlar ancak öyküsü olanlar olacağı; ötelerden, çok ötelerden beri bellidir…
Doğal, samimi, doğaçlama ve işini en çok sevenlerin olduğu her yerde sinema da, tiyatro da, edebiyat da, müzik de kendi klasik devrimlerini yapacak ve yüz, iki yüz yıl sonra da birileri; İyi, Kötü ve Çirkin için muazzam yorumlar yapıp, kendilerinin ifadeleriyle;
“ Bu eseri tekrar keşfetmekle, sanki dünyalar bizim oldu; ne büyük bir zenginlik, sanatın içinde eşelenmek…” diyeceklerdir.
Geldiğim amatör dünyada, yazı yaşamında artık bir şeyleri tüketmek için değil de üretmek için yaşadığımı görmenin mutluluğunu ifade etmeliyim! Bir filmi, tiyatro eserini, hatta öyküsü olan bir şarkıyı, vakit öldürmek adına değil kültürel eğlenceyi de yok saymadan, ağır ağır, belki de bir filmi bir haftada izliyor bitiriyor ve notların arasında; film yönetmeni, film oyuncuları, set ekibi, müzisyenlerle birlikte oluyor, büyütülen yaşamın korkunç çığlıklarından, patlayan yanardağların lavlarından böylece korunuyorum…
İyi, Kötü ve Çirkin filminin unutulmaz ve hiçbir zaman unutulmayacak müziğini bir kere de Danimarka Ulusal Senfoni Orkestrası’ndan dinlemeniz iyi olacaktır. (https://www.youtube.com/watch?v=enuOArEfqGo)
Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata, müziğe, sinema, edebiyat dünyalarına vermiş olduğu büyük önemi de daha iyi anlamak için daha fazla evrensel hissiyata sokulmak için belki de yaşarken kaçırılmamış bir fırsatı yakalama imkânı da bulmamız mümkün olur…
İyi, Kötü ve Çirkin sadece kovboy-Western filmi değildir. Amerika Birleşik Devletleri, iç savaşta ve kargaşa varken, herkesin kendi adaletini yaratacağının, insan denen canlının hiçbir öneminin olmadığı, para denen nesnenin neleri yaptıracağını, yaptırdığını da capcanlı anlatan, bizlere henüz soluk alıp verirken, insanın daha başka yüce değerlerinin de olabileceğinin filmi de olması kaçınılmazdır…
Herkes sussun! Susun; davullar, trampetler; onlarca müzisyen onlarca müzik aleti çalınıyor ve sonra yabanıl seslerle birlikte nefesli çalgılar; belki de genlerimize işlemiş, milyonlar ötesinden bir şeyler fısıldıyor bize; Ennio Morricone’nin bestesi…
Güven SERİN
2 yorum:
Bazı eserlerin üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin değerlerini kaybetmiyorlar ve verdikleri mesajları hep önem arz ediyor.
Selam olsun Güven
Duyarlılığınız ve yorumunuz için teşekkür ediyorum..
Yorum Gönder