EMEKLİNİN HALİ, İPHEGENİA’NIN YALVARIŞI GİBİ
İphegenia kimdir derseniz hemen söyleyeyim;
Miken Kralı Agememnon ile Clytemnestra’nın kızlarıdır.
İphegenia’nın öyküsü, vicdanı nasır tutmuş olanları bile duygulandırıp düşünmeye ve bu düşünce içinde normal olan, ortalama bir insanın huzurlu haline bir dönüş ve koşma başlatmaya yeter de artar bile.
Kral olan babası Agememnon, neredeyse bütün kralların başına gelen şey; “ Gücü kontrol edememe” onun da başına gelmiş ve güç gösterisi içinde kızdırmış olduğu tanrıça Artemis’in sebep olduğu, bir baba ile annenin yaşayacağı en büyük acıları yaşamaları; mitoloji, edebiyat yoluyla insanlığın önüne serilen kırmızı hali değil de nedir?
Çaresi yok; rüzgârlar essin Akha Ordusu Truva Savaşı için yola çıksın diye kızı İphegenia kurban edilmesi gerekir…
Ya sayıları milyonları bulan emekliler neyin kurbanıdır? Açlık sınırı, yoksulluk sınırı belliyken, kök maaş, asıl maaş çelişkileri içinde, verilen bir sürü söz varken ve emeklilerimiz ezici, yok edici enflasyona ezdirilmeyeceği söylenmişken, emekliler niçin maaşlarına zam alamadılar?
Neden kafalar bu kadar karışık? Emekliler için simit çay niçin lüks oldu. Hele bir de kirada oturuyorsa emekliler; hangi göklere yalvarsınlar?
İphegenia çaresi yok kurban edilecektir. Annesi Clytemnestra ile son bir kez birbirlerine sarılırlar. Aralarında geçen, İphegenia’nın annesine seslenişi şöyle devam eder:
—Hadi ağlaşalım anne! Acımızı
bir ağıtla birleştirelim! Ve acılı anne yanlarında bulunan diğer kadınlarla
birlikte ağıtlarına başlarlar:
—Güneş, sensin, hayatı aydınlatan.
Saklan ki, ölüm bizi bulamasın…
İphegenia ölüme giderken son sözlerini söyler; “ Gidelim aziz dostlarım; rüzgârı uyandırmak için şarkılar söyleyelim.”
Emekliler hangi şarkıları söylemeli; rüzgârları uyandırmak, gönül rahatlığı, huzur içinde, geriye kalan birkaç yudumluk yaşam hakları için tat tuz bulmaları için?
Demek ki yalvarışlar, yakarışlar yetmiyor. Yeterince duyulmuyor… O zaman, yaşananların siyasetin bir seçimi, tercihi olduğunu bilip, sürekli ona buna haykırmak, sitem etmek yerine kendi konforumuz bir yana, yaşam haklarımız, daha iyi yaşamak, daha huzurlu bir ülkenin yüce evlatları olarak, kendi tercihlerimiz, oy hakkımız ve seçimlerimiz daha sağlam, anlaşılır ve pişmanlıklar taşınmayan hallerde olması gerekmez mi?
Her seçim sonra “Pişmanım! Elim kırılsaydı da oy vermeseydim!” seslenişleri: -Hiçbir sağlam tarafı yoktur. Nefeslerimizin koktuğunu, piyasadaki zamların bardağı da, sürahiyi de taşırdığını seçtiğimiz VEKİLLERE öyle bir söylememeliyiz ki; tiyatro, opera sanatçılarının dik duruşları, alın açıklığı, gönül rahatlığı içinde; bıkmadan usanmadan ANLATMALIYIZ…
Güven SERİN
2 yorum:
Emekli zamlarından benim babamda çok dertli . :(
Katılımınız için teşekkürler
Yorum Gönder