SEVME BİÇİMLERİ
-----------------------------------------
Sevmek: “aşk”
üzerine kim bilir kaç şiir yazılıp beste yapılıp şarkılar söylendi! Ucu bucağı
olmadığını düşünüyorum…
Edebi bir eserde
şu sözcükleri okudum: ” Seni
seviyorum.”, “ Diğer varlığa, kendisini açması için şefkatli ve korkunç bir
rica. Kabul edilmek rica, kendi benliğinin şefkatli ve korkunç sunumu!”
Gel de allak bullak olma! Sınırları
zorlayan, bildik övgüleri, anlı şanlı sözleri yerle bir eden bir düşünce… Nasıl
yorumlayacağız? Altından nasıl kalkacağız? Herkesin tutunduğu bir “SEVME
BİÇİMİ” varken; hangi sözcüklerle nazikçe bu felsefeyi alt edeceğiz? Yoksa
“Doğruluk payı vardır” düşüncesi üzerinde de biraz eşelenme zamanı geldi mi?
Tamamlanmamış
sevgilerin destansı güzelliği kadar kulağa hoş gelen sevme biçimleri yoktur.
Kerem ile Aslı'nın, Tahir ile Zühre'nin, Ferhat ile Şirin’in; birbiriyle kavga
etmek gibi lüksleri yoktu. Çünkü hiçbir zaman bir arada olmadılar. Olamadılar…
Dokunup koklayamadığı sevdanın büyüsü; destansı bir esere dönüşüyor. Edebi
dünya, çekilen eziyetin karşılığı olarak bu tür sevgi ve sevme biçimlerini
koruma altına alıyor.
Her türlü sevgi
sözcüğünü; oyuncu kabiliyeti içinde gösteren, sevgi üzerine inanılmaz eğlenceli
zamanlar geçiren sevgililere ne demeli? Ayrılınca, bir başka bedene ait
olacağını düşündükleri diğer bedene yapmadıklarını bırakmazlar! Bu nasıl bir
sevme biçimidir? Diye sorgulamak; ancak sınırları zorlayan uygar dünyanın işi
olmalı!
İnsanın sosyolojik
yolculuğu yüzyıllardır beklemiş olmanın can sıkıntısı nedeniyle çok hızlı
değişime zorlanıyor. Çılgınlar gibi sevme, tüketim biçimleri yan yana… Peki,
ama bu iş süratlen-dikçe saf ve sade olana nasıl dokunacağız? Karşılığını
almayacağını bile bile seven insanların sevme biçimlerini nereye koyacağız?
Saf olan sevgi dedim
de; sanırım epey süzülme gerektiriyor. Yeraltı sularının damıtılmış hali gibi;
bir sürü katmandan geçmesi gerekiyor. Bir belgeselde eşi, paraşüt sporu
yaparken ölmüş bir kadına yer veriliyor. Eşinin bu riskli spora karşı olan
ilgisine saygı duyduğu için izin verdiğini. İzin vermeseydi her anının mutsuz geçeceğini,
düşündüğü için,”Sevdiği işi yaparken öldü”; kabullenişi o kadar duru ki,
insanın içi yerinden oynuyor.
Okuduğum edebi
eserde sevme üzerine söylenen son sözcükler şöyle devam ediyor; “ Seni
seviyorum. Geçmişin köleliği ile geleceğin köleliği arasındaki özgürlük ânı.”
Gel de bu işe anlam yükle. Anlamaya çalış…
Dış dünyayı,
sınırları zorlayan edebi, felsefi ve pratik dünyayı görüp tanıdıkça ne çok şey
var; bize dair… Kendi yabancılığımızın, yabanıl bir hayvandan farklı
olmadığımızın köhnemiş hali çıkıyor ortaya; usul usul…
4 yorum:
Tebrik ediyorum Güven; onca sene sevgi üzerine ne okuduysam yazın üzerlerine tahtını kurdu.Saf sevgi ne kadar az, o kadar değerli... Teşekkürler.
Teşekkürler Arzu Öğretmenim;çok sağ olasın...
Her sevginin kendi çizdiği bir hikayesi var. Çok güzel bir yazıydı, yüreğinize sağlık.
Teşekkürler Beyaz Yakalı;Öykülerimiz çok;hepsi insana dair...
Yorum Gönder