DUA EDEN ÇOCUK
RÜSTEM PAŞA CAMİİ İÇ MEKAN
Usta Mimar Sinan'ın Güzel eseri,Doğa Irmak
adına da güzel bir gezi keyfi oldu.
Kamera; Güven Rüstem Paşa Camii-Tekirdağ
İYİ BAYRAMLAR
Demeyi ne kadar çok isterdim. İyiliği, zenginliği, güzelliği sadece kelimelerde, temennilerde bulmaya çalışır olduk! Hâlbuki dilekler istenirken, dilekleri insanlaştıracak, bedene aktaracak olan da bizlerizdir…
Yine ve yeniden Kurban Bayramını kutlayacak oluşumuz ve alışık olduğumuz karşılaşmaları, temennileri duymamıza, görmemize neden olacak. Biz; İYİ BAYRAMLAR diyeceğiz; onlar da; İYİ BAYRAMLAR diyecek…
İyi olmak, güzel ve huzurlu bayramlar yaşamak; bedenin, sosyal hayatın bütününden gelir. Bayram, bedeni taşmış, özlemle dolmuş insanların eğlencesidir. Eğer ki beklenen bayram; eziyete dönüşmüş, ekonomiyi felç etmişse; o aileler için; İYİ kelimesi lanetli bir kötü gibi algılanır.
Dört kişilik bir ailenin akrabalarına İYİ BAYRAMLAR demesi; asgari ücretin çok ötesinde bir harcama yapmaları demektir. Ve biz soylu, duygusal Türk halkı; boş ellerler gitmeyi, boş gönüllerle seslenmeyi de pek beceremez. O zaman, bayramlarımızı iyi ve hoş bir hale getirme gibi durumumuz var mıdır? Kurbanların kan olup, et olup akacağı bir kurban bayramında daha; devir teslim töreni yaşanacak. Verilecek birer kilo etler, bir yılın fakirliğine derman olmaya çalışılacak…
Her gelenek kendi zorunluluğundan doğar ve halkın sahiplenmesiyle yaşar. Gelenek ve görenekleri çekice yapan; halkın gönülden sahiplenmesidir. Benim bayramlarımı da biz çocuklar sahiplenmiştik. Büyükler her ne kadar kusurlu da olsa, kırgın da olsa; biz çocuklara yansımaz, bizler şekerimizi, harçlığımızı alır, komşuların verdiği kurban etlerini ninemizin közde; mis kokular içinde pişirmesiyle birlikte yerdik.
Şimdi hangi nine, hangi közü canlandıra biliyor? Hangi torun verilecek birkaç şekere, bir iki lira harçlığına minnet duyup, bu bayram” benim bayramım” diyebiliyor!
yüz yıllardır sürüp giden bayramlarımız, kelimede iyi ve lütuf dağıtır hale gelmişken, eskimiş, yenilenmeyi ve yeniden düzenlenmeyi bekler duruma düşmüştür. Şimdi büyüklerin bolca kan akıtıp, kana susamışlığı giderdiği bir bayramı daha iyiye, güzele dönüştürmek için yollara düşeceğiz. Göreceklerimiz, duyacaklarımız beklentilerimizin olmayışı ile aynı doğrultuda buluşacak. Akşam haberlerine baktığımızda, bayram telaşına düşmüş acemi ve aceleci sürücülerin kurban bayramı niyetine kurbanlık durumuna düştüklerini alışagelmiş bir ürperti ile izleyecek; sessiz ve asil lanetlerimizi mırıldanacağız…
Muhtemelen dört günlük bayram bilânçosu; 40–50 ölü, 150–200 ağır yaralı olacaktır. Kaybedilen milli servet; trilyonları aşacaktır. Fakat yine bir yerlerde hayvanlar kesilecek, etler dağıtacak; zoraki gülümsemeler ile ; “ iyi bayramlar” dilenecek…
Muhasebede ÖZÜN ÖNCÜLÜĞÜ ilkesi vardır.
Bayramlarda da özün öncülüğü vardır. Özün öncülüğü akrabalarımız ile buluşmak, dargınlıkları barıştırmak, çocukları sevindirmekse; biz bütün buları yok sayıyorsak; bayramlar, bizim çocukluğumuzun bayramları olamayacaktır. Bir şekilde vaziyeti kurtarmaya çalışıp, bayramı tatile bir başka yerlere kaçarak kutlamaya çalışacağızdır. Ama hiçbir şekilde de, kaçtığımız, saklandığımız yerlerde, üzerimize binen ve özü, pas geçmemizin getirdiği burukluğu da atamayacağız.
Evine, tenceresine et girmeyen insanlara bir parça derman olmak amacıyla kurban kesimleri geçmişin kim bilir kaç fukarasını sevindirmiş, birkaç günlük de olsa, bayram keyfi yaşatmıştır. Elbette insanı insan yapan gelenek ve görenekler yaşatılmalı! Ama bunca değişime rağmen bayramların değişimini algılayamıyor, uyarlanamıyorsak; bayramlar bize nasıl; iyilik, huzur, barış getirsin!
Tatiller tatil gibi, bayramlar bayram gibi kutlanmalı derim. Zoraki olmaktan arınmış, bedeni besleyen, bedeni boşaltan bir algılama içindeki bayram törenleri bizi tekrar biz yapıp, diğer bayrama gidilecek zaman içinde mutlu kılacaktır. Biz biz olmaktan çıktıysak, bayrama asık yüzlü, boş cepli, boş ruhlu girmeye hazırlanıyorsak; hiç girmemek daha iyidir. Kendi inine saklanıp, bayram uykusuna yatmak daha iyidir…
Bayramı bekleyen çocuklar bizim çocukluğumuzun bayram açlığını çekmeseler de, bu çocukların da bayram boşluğu vardır. Boşluğu tamamlayacak; büyüklerin hoşgörülü elleri, cepleri ve sözleri olacaktır…
Değişen dünyanın, sürekli değişen ve sürekli çelişen güzel ülkemin soylu insanları; tüm garipliklere, yanlış politikalara rağmen; özgüveninizi ve kültürünüzü kaybetmeyiniz! Hazır bayram telaşına, yenilenmeye, barışa yaklaşmışken; BİZ NEREDE yanlış yaptık diye düşünüp, bizi; kurban bayramının kurbanlığına çevirmiş siyasilere bayram sürprizleri hazırlamaya başlamalı derim!
Bayramlar, çocukluğumuz bayramları gibi olmasa da, kurbanlar ve kurban olanlar hep aynı! Ve ben, yaşlı annemi ikna edip onu kırmayacağımı bilseydim, küçük bir Ege kasabasında kendi bayramımı yaşar; kendi kendime; İYİ BAYRAMLAR diler olurdum…
İyi Bayramlar, iyi ve hoş sevinçler, kırgınlıkları yok edecek, çocukları sevindirecek bol gülüşler diliyorum sizlere…
Eğer ki bir kilo etin, bayramı tamamlamayacağına inanıyorsanız, kurban bayramını okuma bayramı olarak da algılamak istiyorsanız bu seferlik bir kilo et yerine, ailenin genç kızına, erkeğine bir kitap hediye ediniz. Sanırım bir kitap, verilecek bir kilo etten daha baskın ve daha kalıcı hoşgörülere, anlayışlara doğru el uzatacaktır…
Güven
6 yorum:
Sağlıklı,mutlu,sevdiklerimizle birarada geçireceğimiz nice bayramlar olsun.Annenizi kırmadığınız iyi olmuş:)) Onların bayramlarda istedikleri hep aynı oluyor,değişmiyor.Evlatların yanlarında olması,evleri doldurması.Haksız değiller.Büyüklerin ellerinen küçüklerin gözlerinden öperim.
Güzel temennilerinize katılmamak; ne mümkün... Nice nice bayramlara,bayram tadında, şölen havasında girmeyi dilerim...
İyi bayramlar Dostum.N,nice umut dolu,güven dolu bayramlar.Selam ve sevgiler.
Sevgili Dost; Bize bizden öte ulaşan ve belki de bizleri biz olarak yaşatacak güzel geleneklerimizi, tüm bedenin hoş ve heyecanlı katılımıyla kutlanmasını diliyorum.
Sevgi ve Saygılar size
Sevgili Güven,diğer bloğuna da yazdığın yazıları buraya eklemeye ne dersin? Çünkü oraya yorum yazmak gerçekten zor :((
Çok haklısın derim.:)) Ama nasıl olacak? Ne zaman var, ne ekleyecek Güven!:)) Blogcuya büyük emekler vermiştim, vermiştik. Ama gördüm ki, kendi kendini "katletmek" buna derim...
Saygılar ve Sevgiler efendim.
Yorum Gönder