KAHVE FALI AÇAN
KADINLAR
-------------------------------------------
Hepsi modern
giyimli; tamamı altı kişi; altı kadın… İki kadın çay içerken, değerleri kahve
içtiler. Bilindik o felsefe; “ Fala inanma, falsız kalma!” kültürleşme mi diyelim,
kalıplara sığınma mı? Ne derseniz deyin; modern giyimli, bakımlı kadınların
kahve fincanları ters dönmüştü bile.
Fala kim bakacak?
Kim baktı? Göremedim. Çünkü Anton Çehov’un Martı Oyunu ile meşguldüm… Martı;
yani Nina niçin öldürülmüştü? Nina da kahve içen kadınlar gibi bakımlı, iyi
eğitimliydi…
Öldürülmesi fiziki
değil; duygusal olarak, sevgisine karşılık bulamamış Treplev’in önce bir Martı
vurması ve sonra Nina’yı gönülden çıkartması veya çıkartamaması adına kendi
ölümünü gerçekleştirmesi…
Altı iyi giyimli;
halk dilinde; modern kadın; saçları, başları kuaförden yeni geldiklerini de
gösteriyor. Bir parça buluşma anı bile değerli olmalıydı onlar için. Bunca
güzellik, yarım saate denk geldi.
Günümüzün modasıydı;
az, çabuk ilişkiler… İletişimde hız, uzayda hız ve genişleme; insanın binlerce
yıllık evrimine haykırı gibi görünse de; meşgul olmak, hızlı koşmak; bugünün
popüler kültürü haline geldi.
Hızlı sözcükler; yani
yarım yamalak. Hızlı yemek biçimleri; atıştırmalık ve fabrikasyon… Hızlı
komşuluklar; komşunun hastalandığından, öldüğünden bile haberi olmamak…
Velhasıl hızlı âşık
olmalar; yuvarlanma, ah çekme, intikam seyrüseferlerin… Bizim altı bakımlı
kadınımız; altı dakika dinlemediler birbirlerini. Konuşmalar, birbirini
duymayacak, dinlemeyecek kadar hızlı ve telaşlıydı. Fallar bakılmış olmalı!
Sözcükler de sahile; kuma yazılan cinsten; ilk dalgaya kadar…
Aynı anda dünyada
bir yavaşlama söz konusu… Simgesi de Salyangoz… Yani sakin ol, yavaş ol; dinle,
izle, irdele öyle konuş-yaşa… Bu yüzden sakin şehirler yayılmaya başladı. Doğal
ürünler, doğal çevreler destek görmeye; bununla birlikte sakin yazarlık,
yazılar da aranmaya başladılar.
Bağış Erten’in
yazısı; yüreklere su serper cinsten; Aman yavaş, aheste! Mikrodalga
ısıtmalarla, odun ateşini de anlatıyor; bir başka oldum; ait olduğum,
savunduğum felsefeyle yüzleşmek, denk düşmek; güzel ve anlamlı bir şey…
Güven Serin
2 yorum:
heey artık netten bakıyoz fal daha kolaaaay :)
Vay canına; :))
Yorum Gönder