23 Mart 2023 Perşembe

BİR BİLENLE MÜZE GEZMEK

 

Kamera; Güven

Kamera; Güven

Kamera; Güven

Kamera; Güven

                                      BİR BİLENLE MÜZE GEZMEK!

 

   Geçtiğimiz hafta Ticaret ve Sanayi Odası salonunda Rumeli Üniversitesi ve Prof.Dr. Neşe Atik tarafından düzenlenen sunum ve basın açıklamasında şehrimizdeki antik kentlerin önemini, turizme açılması gerektiğinin tartışılmasız yararlarını dinledik ve öğrendik.

   Tekirdağ kültüründe, özellikle Arkeoloji Müzesi’nin zenginliği adına yapılan kazıların verimliliğinde ciddi katkılar sağlayan eski Müze Müdürü Mehmet Akif Işın’a telefon açıp, Tekirdağ Arkeoloji Müzesi’ni bin bilenin gözüyle; M.Akif Işın ve Kanan Oflaz, hep birlikte yapabilip yapamayacağımızı sordum. Hiç düşünmeden M.Akif Işın Müdürüm; “ Elbette gezeriz” dedikten sonra o gün geldi.

  Kenan Oflaz eski Kültür Müdürlüğü yapmış, yaşadığı şehri için kalbi şehir sevgisiyle çok hızlı atan aydınlarımızdandır. Tıpkı, Mehmet Akif Işın gibi; yaşamları dopdolu, şehir heyecanı yanında, kültürel, sosyal zenginliklerimize ne katkı yapabilirim sorumluluk anlayışı içinde; kıpır kıpırlar…

  Tarih 21 Mart Salı gününü gösterdiği zamanda Eski Vali Konağı Caddesi üzerinde bulunan 1927 yılında yapılan tarihi bina içinde 1967 yılında açılan, Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’ne gittik.

  Ana salonun girişi çocuklarla dopdoluydu. Bilinçli ve duyarlı öğretmenler, müze ziyaretinin de eğitimin bir parçası olduğunu çok iyi bilirler…

   Batılı turistlerin gezdikleri her yerde bilgi aldıkları rehberlerinin bir tek sözcüğünü kaçırmadıklarına çok tanıklık ettim. Bilerek, bir bilenin gözüyle müzeleri gezmek, bilmeden gezmekten çok farklı bir duygu.

   Tekirdağ Arkeoloji Müzesi eserleri yüzlerce, binlerce yıl öteye uzanıyor. Hepsinin öyküleri, derinlikleri var. Taş eserler salonunda insan eliyle şekillendirilmiş bütün nesnelerin anlattığı bir tek şey var:-İnsanın yolculuğu, uygarlık bilinci ve hünerleri, binlerce yıl önce başlamış. Geride bıraktıkları eserler, bu eserlere kazıdıkları sanat ve zanaatler, iç içe geçmiş hikâyelerle dolu.

   Mehmet Akif Işın, bildiği, öğrendiği ve bazı eserlerin kazı çalışmaları ve çıkarılma anlarındaki tanıklığı ve bütün heyecanını, bilgisini; usul usul anlattı-aktardı. Onlarca kez gitmiş olduğum, taş, heykel, çanak-çömlek, lahit gözüyle baktığım eserler sanki soluk alıp vermeye başladı. Her birinin ağzı, gözü, kulağı oldu.

   Kavramların ortaya çıkması, insanın görgüsü, bilgisi ve öğrendikleriyle çok daha anlamlı hale geliyor. M.Akif Işın Müdürümün verdiği her bilgi, karşısında durduğumuz eserin, o eserler arasında kurulacak bağların, uygarlıklar arasındaki ilişkileri, yaşamların içindeki barış ve savaş zamanlarını, her şeyden önce insanın yolculuğu her daim insanın ürettiği tatminkâr ve teselli edici duygularla dopdolu…

   Müzenin içinde ölen bir kralın geride kalan kemiklerinden yola çıkılıp, yine eski Müze Müdürü M.Akif Işın’ın büyük katkılarıyla etlendirilmiş, görüntüsü ortaya çıkartılmış ve kemik yaşı incelendiğinde 41 yaşında ve sakat olduğu anlaşılmış. Öykünün derinliğine bir bakar mısınız? Bilim ve öğrenme isteği bir araya gelince ne çok şey aydınlanıyor, ses verip soluk alıyor…

   Taş Eserler Salonu en sevdiğim Mezar Steli Roma Dönemi,1700 yıl önce Marmara Denizi’nde boğulan 18 yaşındaki kızları Nervila’ya ait. Ailesinin küçük kızları için mezarı başına diktikleri mezar steli-taşı üzerinde Nevila için bir ağıt; canlı olmanın karşılığı olan, anne ve baba duyarlılığını taptaze bir halde aktarmıyor mu?

  Yaşadığımız bu aziz topraklarda bizden 1700 yıl önce Nervila isimli bir kız da yaşadı. Kaderi, kükreyen denizin dalgaları arasında boğulmak, kötü talihi ona 18 yıllık ömrü layık görmüş... Yazı sanatı ve Mezar Steli kültürü, yüzlerce, binlerce yılı, yani zamanı birden yok hükmünde sayıyor. Bir bağ, bağlanma ve çoktan kemikleri dahi toz olmuş Nervila’nın ruhu için eşsiz ve çok değerli bir acı hissetmek… Ardından, artık onun canının yanmadığını bilerek, bir huzur bulmak; müzeleri keşfetmek ve bir bilenle-rehberle gezmekle oluşuyor.

   Sözlerimi sonlandırmadan önce çok önemli hatırlatmayı yapmadan geçemem! Mehmet Akif Işın 1990 yılı başında müze müdürü olarak geldiğinde müze bahçesi ottan, çalılardan girilmez halde, müze de kapanmış vaziyetteydi. O müze fedakârlığı sadece şehir sevgisiyle sınırlı olmayan, müzeciliğe kalben inanmış o kişi: Mehmet Akif Işın tarafından bugüne ulaştırılmış, şehir kimliği ve kopmuş tarih bağlarıyla önemli onarımlar, buluşmalar gerçekleştirilmiştir.

   Değerli dostlar: Eski Kültür Müdürü Kenan Oflaz, Eski Müze Müdürü Mehmet Akif Işın; bilgilerinize, görgünüz ve şehir sevginize; SAYGILARIMI sunuyorum…

Güven SERİN 

 







Hiç yorum yok: