24 Haziran 2015 Çarşamba

GANOSLAR MİLLİ PARK OLMALI


Kamera; Güven Çeşmedere Ganoslar

İlyas Bey, Necati Bey ve Yunus Usta


Kamera,Güven Çeşmedere-Ganoslar

Kim bilir kaç bin yıllık türkü;hep taze...


Kamera; Güven Çeşmedere-Ganoslar

Tabiat ilmik ilmik dokumuş. Zaman kendi
zamansızlığına dönüşmüş. Yunus Usta
yorgunluğu çoktan unutmuş,keşfettiğimiz
şelaleye bakıyor.


Kamera; Güven Çeşmedere-Ganoslar

İlyas Bey ikinciye katıldığı bu diyarda tam bir
gezgin ruhuyla; adım adım ilerliyor tabiatın bağrına...


Kamera; Güven Çeşmedere

Necati Bey ilk kez katılıyor. Geçerli not alıyor,
gezinin gezginleri tarafından; doğaya uygun,doğa
ile barışık...


Uçmakdere Köyü

Sağ tarafımda çay ustası İbrahim. Sol tarafımda ise
doğaya adanmış Abdullah Bey.. 

Ganoslar Diyarı Gezileri, birçok fasıldan ibarettir.
En önemlisi sabah kahvaltısı İbrahim Ustanın çayının
demlendiği yerde; Uçmakdere Köyünde başlar...








GANOSLAR MİLLİ PARK OLMALI

  Yaratıcının özene bezene hazırladığı bu yerler acilen koruma altına alınmalı. Deresiyle, vadisiyle, tepesiyle, ağacı, bitkisiyle; toplumun her kesiminden insanı ilgilendiren ve bu insanlığa bir kurtarıcı gibi sunulan bu yerler Milli Parka dönüştürülmeli…

  Milli Parkın anlamı, “ Bilimsel ve estetik bakımından, milli ve milletler arası ender bulunan tabi ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarıdır.” Tanımlaması kanunlarla desteklenmişse ve insanların bugünkü çaresizliği hızla şehirlere dolmuş olmanın hasatlık çoğalmasıysa bu yer şehrimiz insanından öte tüm insanlık için acilen kurtarılmalı…

 Şair Kasımoğlu’nun dizelerine ki gibi; “ Ağarırken tan yeri/ sabahın dinginliği yedi cihana bedel.”

 Ganoslar Diyarında tan yeri ağarırken o muazzam gösteri başlıyor. Tepelerden denize veya tepelerden tepelere her an değişen gölgelerin ağır ağır dağlara, vadilere dönüştüğünü görürsünüz…

 Çam kokuları eşliğinde virajlı yolların keskinliğinde Yeniköy karşılıyor bizi… Kekik, Adaçayı ve ıhlamurların senfonik bir esere dönüştüğü tepenin sessiz köyü… En acil yardım, en yüksek çağrı bu köyden başlatılmalı… Şehrin turizmine, bölgenin gelişimine katkı verecek en baş köylerden birisi Yeniköy ve Uçmakdere onları izleyen diğer köyler…

 Bir avuç yer gibi görünen Ganoslar tam da sürprizlerin, çeşitliliğin olduğu bir diyardır. Bitki Bilim Uzmanlarının, Çevrecilerin, Büyük Şehir Belediyemizin, Sağlık Kuruluşlarının acilen ilgi alanına girmesi gereken; tüm insanlığa ait güzelliklerin, estetiğin, zarafetin, besleyiciliğin olduğu bu yer; kontrollü bir şekilde hiçbir özgün oluşumu yok edilmeden Türkiye turizmine ve dünya turizmine açılmalı…

  Bölgeyi tanımak için şairin insanlığa seslendiği gibi “ Tan yeri ağarırken” süzüldük Ganosların dönemeçli yolarını, fıstıkçamlarını seyrede seyrede Uçmakdere Köyüne. Bahçelerin gülü olur da gül yüzlü İbrahim olmaz mı? Yedi diyarı gezseniz onun Ganoslara yakışan yüzünü bulamazsınız. Uçmakdere Köy Kahvesinde böyle bir insan çay ve kahve yapar; dağların arasında kaybolmuş, Turizm Kültür Müdürlüğünün, Büyük Şehir Belediyesinin, Valiliğimizin görmediği, görmek istemediği bu yerde…

 Bölgeyi daha iyi tanımak adına bu sefer yönümüzü Çeşmedere istikametine çevirdik. Gaziköy – Şarköy istikametinde Uçmakdere’den sonra saklı bir cennet… Yamaçları adaçayı ormanlarıyla süslü… Vadinin derin yatağında her an, her daim akam su; çınar ağaçlarının sonsuza uzanan ormanını oluşturmuş… Yüzlerce çınar ağacı; kuş şakımalarına ev sahipliği yapıyor.

 Derenin taşlardan atlayan suları büyük esere ses veren müzisyen ve çalgılar gibi; tam bir ahenk içindeler. Yamaçlara yayılmış çiftçi kadın ve erkekler kışa katkı adına adaçayı topluyorlar. Büyük bir zahmet, onurlu bir meşguliyet içinde alın terinin emeğini oluşturmanın, bu gizemli vadilerin tepelerine minnettarlık içinde köklerine zarar vermeden adaçayı topluyorlar.

 Gezi ekibimizin değişmez öncüsü Yunus Usta gezi sözünü, yürüyüş ifadesini duyar duymaz yine hep o aynı heyecan içinde bir saniye duraklamadan tamam dedi. Ve sonra bize sürpriz yapan iki kişi; İlyas Bey ve Necati Bey’in misafirliği, ilk kez gittiğimiz Çeşmedere Vadisi, yepyeni düşünceler üremesine neden oldu.

 Buraları sınırlı insan tarafından bilinip kullanılsa da temiz tutulmuyor… Önemi o kadar büyük olmasına rağmen şehrimizin turizmine, bölgenin kalkınmasına büyük katkılar verecek olmasına rağmen bu kadar aldırmazlık niçin anamıyorum? Bu şehir insanı bunu hak etmiyor; efendiler…

 Sayın Valim, Büyükşehir Başkanım, İl Kültür Müdürüm, Sivil Kuruluş ekiplerim; bu şehir, bu bölge bu ülke; güzel olan, estetik ve nadide olan her şeyin korunması gerektiğinin acile yeti ile can çekişiyor…

 Sadece ithal sanayi ile ayakta kalınamaz… Sadece çevreyi kirleterek büyük ülke, büyük şehir olunamaz. Şehirler yönetilemez büyük kapılar ardında…

 Şimdi sıcaklar başlıyor. Bölgeye akın akın insanlar gelecek. Yığınla çöp bırakılacak… Çok sık kontrol yapılmalı. Milli Parkın ilk temelleri hiçbir zaman kaybedilmeden atılmalı. Özellikle çamlık alanlar çok sık temizlenmeli! Kırk yılda, elli yılda oluşmuş bu güzel orman, bir tek sigara kıvılcımı yüzünden simsiyah olabilir; sayın yetkililer…

 O zaman bunun hesabını kim verecek? Hepinizi suçlu kabul ederim… Durmadan buradan vicdanınıza, doğa severler herkese, estetiği, nadideliği, güzelliği koruyacak insanlara, kurumlara seslenirim…

Güven Serin 



 

 

 



Hiç yorum yok: