25 Ocak 2024 Perşembe

KOMŞULUK İLİŞKİLERİ

 



                           KOMŞULUKLAR BİTİNCE: KÂHİN DEĞİLİM!

  Bildik bir sözdür; görünen köy için kılavuz istenmeyeceği… Çık hızlı yer değiştirme ve dönüşüm çabaları; “ Köylü, kasabalı” derisini sıyırıp şehirli olma arzuları, çok hızlı yalnızlaşma deryaları içinde kalmamıza neden oldu. Sadece birkaç nesil içinde bu tuzağa düştük…

   Hun Hükümdarı Attila, Avrupa uygarlıklarını kasıp kavurur, onların en değerli hazinelerini ele geçirirken hissettiği şey; yendiği, korku saldığı medeniyetlerin kurmuş oldukları şehirler karşısındaki şaşırmasıydı… Kervanlar dolusu almış olduğu hazineleri koyacak yer bulması mümkün görünmüyordu. Çünkü çadırlarda, göçebe kültürlerde var olmuş, var olacaktı…

  Büyük İskender, bütün dünyayı ele geçirmek için yola çıktığında çok genç, çok hırslı, çok fazla enerji zekâ doluydu. Akıl almaz yolculuklar, zaferler, trajediler de onunla birlikteydi. En sonunda Pers Uygarlığına da mağlup etmişti. O muhteşem şehir, Persepolis’e girdiğinde, yakma ve yıkılma karşısında canı acımıştı. Çünkü karşısında barbarların kurduğu şehir değil, muhteşem bir medeniyet vardı…

  Böyledir insanın insana bıraktığı hazinelerin eşsiz öyküleri. Yan yana olmak, köyler, kasabalar, şehirler kurup, komşuluklar oluşturmak; insan denen canlının en yüksek ve en içten duygularını, davranışlarını da ortaya çıkartıp, kültürel hale getirme başarısıdır…

   Ya şimdi? Günümüzün komşulukları nerede?Sığınacağınız,dertleriniz,sorunlarınız için çözüm arayıp bulacağınız komşuluklar nerede?Markete,en ünlü alış veriş merkezlerine gidip; birkaç yudum,birkaç kilo komşuluk satın almamız mümkün mü?

  Diyeceksiniz ki; “ Paran var mutlusun!Param var mutluyum; bana ne komşuluklar-dan!” Ne demeliyim bilemedim!-Varın istediğiniz gibi savurun yaşamınızı, demeye gayret gösterdiğimi ifade etmeliyim…

   Canlıları en güzel anlatan sanat eserleri diyeceğim belgesellerde, bazı hayvanların sıklıkla başvurduğu şey; bir arada uçmak, bir arada beslenmek, bir arada uyumak ve bir arada yaşamın tadını çıkartmak. Niçin derseniz; yaşamın içinde kalmak, birlikteliğin gücünden faydalanıp, daha huzurlu, stressiz kalmak için…

   Bir komşunun ayak seslerine muhtaç o kadar çok insan var ki; komşu sesi nedir, ne değildir diye bir fikri bile yok artık… Ne hazin bir öykü; binlerce yılda oluşup bir araya gelen, insan denen canlıları, kıt’alardan kıt’alara, ülkelerde ülkelere taşıyan, varlığı için vazgeçilmez olan komşuluk denen şey; kırk elli yılda, neredeyse YOK oldu…

   Kalan komşuluk kırıntıları aldatmasın sizleri. Tıpkı kalan köy insanları gibi, hepsi yaşlı, hepsi tükenmeye mahkûm… Var olan değerli gelenekleri, gençlere, geleceğimize aktaramazsak, kaybolmaya, unutulmaya mahkûmuz…

   Bir etkinliğe katılmıştım. Sanırım Beyoğlu’nda tarihi bir apartmanda; “ Komşuluk” ilişkilerini anlatıyordu. İlk önce karanlık, zindan gibi bir odaya aldılar beni. İçeride kimsecikler yok. Karanlık,birden,dışarısının aydınlığı,dış dünyanın gürültüleri yok oldu.Net olarak şunu söylemeliyim; sanki hiçliğin ortasına düştüm.Bizim Galaksimizde de var olan bir kara delik yuttu beni…

 Ne bir ses, ben bir ışık; tam da bugünü, bugünün kısır insancıklarının komşuluklarını anlatıyor; o karanlık ve o hiçlik…

   Derken, bütün duyu organlarımın önemini kavradım. Dayanmak için bir duvar buldum ellerimle. Sonra kulaklarımı, gözlerimden daha önemli bulup, en ufak bir kıpırtı, sesin peşine düştüm. Derken, içeride bir saat tik takları duyuldu. Aman tanrım; ne büyük buluş, kavuşum gibi… Dakikalar geçince, içeriye çok az ışık verildi; inanılmaz derece önemli, yaşamın ta kendisi…

    Derken, yan komşunun mutfakta çıkarmış olacağı sesler duyuldu. Biraz sonra merdivenlerden inen veya çıkan bir başka komşunun ayak sesleri; aynı zamanda yaşamın, var olmanın, sosyalliğin, insanın insansız olamayacağının da ayak seslerini; gözlerim ve kalbim nemli bir halde yine yaşıyorum…

Güven SERİN 




2 yorum:

Hamiyet Akan dedi ki...

Kaybolan insanlığın hazin yaprak dökümü gibi komşulukların yok olması. Birer birer solup gittiler..
Çok güzel bir çalışma, kaleminizin gücü tükenmesin.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkür ediyorum Hamiyet Hanım; bakalım nasıl bir dönüşümün sosyal yaşamlarıyla yüzleşeceğiz; hangi ilaçlar,doktorlar çare bulacak bu büyük evrensel yalnızlığa...