1 Aralık 2020 Salı

PUVİS KİMSEYİ İPLEMEZMİŞ! YA NAZIM AGA?

 

Kamera; Güven -Nazım Aga

İNTERNET

                             PUVİS KİMSEYİ İPLEMEZMİŞ! YA NAZIM AGA?

 

   Fransız ressam Puvis de Chavennes 1800’lü yıllarda yaşadı. Her gerçek sanatçı gibi o da kendi özgürlüğünün ve arayışının peşinden koştu. Bazı sanat eleştirmenleri Puvis’in iyi ressam olmadığını söylemesi o günün yaygın eleştirilerinden birisiymiş.

  Bir gün arkadaşı olan ressam Durand Duel’in kan rengi üzerine siyah kalemle oluşturduğu çizimleri sergilemesi, o büyük eleştirmenler tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Çünkü büyük çoğunluğu Puvis üzerine hükümler veriyor, onun kompozisyon yeteneğinin büyük olması karşısında çizimlerinin zayıf olduğunu söylüyorlardı. Puvis, Durand Duel’in resimlerini sergilemesi karşısında hüküm vericiler;

“ Bak, bak! “ dediler önce. “ Herkes gibi Puvis de çizmeyi biliyormuş! Anatomiyi, oran-orantıyı ve öbürlerini de biliyormuş hem! İyi de neden tablolarında uygulamıyor bunları?”

  O eleştirmen kalabalığının içerisinde farklı bir ressam vardır. Ve onların bu şaşkın haline şu cevabı vermiş;

“ Puvis’in sizi iplemediğini görmüyor musunuz? Orijinal olmak isteyen herkes gibi çizmeyen ressamlardan biri işte!”

  Yıllardır yerel basında köşe yazarlığı yapıyorum. Neredeyse Habertrak Gazetesi kurulduğundan beri. En çok aldığım sorulardan birkaç tanesi şöyle;

  “ Ne kadar kazanıyorsun? Emeğinin karşılığını alabiliyor musun? Hangi okulu bitirdin? “

  Gönüllü olduğumu ve sıradan bir üniversiteyi bitirdiğimi öğrendiklerinde övünecek, takdir edecek bir şey bulamamaları adına her daim onlardan fazla üzüldüm; içimden kıkır kıkır gülümseyerek. Bir türlü göremediler; Puvis gibi onların sadece para-kazanç dedikleri dünyayı benimsemediğimi…

  Tekirdağ’dan 60 km uzaklıkta bir köy-mahalle var; Ahimehmet Mahallesi. Istıranca-Yıldız Dağları yöresine kamp için her gidişimizde uğradığımız birisi var. Nazım Aga. Babadan kalan viran bir kahvehaneyi işletiyor.73 yaşında olmasına rağmen her daim yüzünde bir çocuğun muzipliği, kendini arayan bir filozofun dinginliği var.

  Güngörmez Kayalıkları görmek, Laladere’de 2020 yılının ilk geceli kampını kurmak için Ahimehmet Mahallesinden geçerken beş dakikalığına Nazım Aga’ya uğradık. Covid–19 nedeniyle kahvehanesi kapalıydı. Bütün viranlığına rağmen, etraftaki yeni ve büyük mekânların yanında kendi özgün, yabanıl haliyle duruyordu küçük mekân. Nazım Aga’nın evi de aynı viranlığın devamını oluşturuyordu. Birkaç kez seslendikten sonra uyuyan Nazım’ı uyandırdık. Her zamanki gibi bizi görünce gülümsedi. Bir tanıdığını bekler gibi görmüş olmanın hal-hatırı ayaküstü soruldu…

  Nazım Aga’ya gazete ve onun yanında Yunus Ustanın kendi yaptığı peynir helvasından bıraktıktan sonra yolumuza devam ektik. Viran evin, kahvehanenin sahibi olan Nazım’ın ayağındaki pantolon da, ayakkabılarda virandı viran olmasına ama başka bir şey vardı bütün bu görüntülerin arkasında. Kendini arayan, özgünlüğün, özgürlüğün peşinde içgüdüsel, sezgisel bir koşu! Ardımızdan seslendi bize 73 yaşındaki Nazım;

  “ Geçerken muhakkak bekliyorum. Bir Türk kahvemi için! “

    Öyle de yaptık. Bir gün sonra bizi bekliyordu caddenin başında. Geçeceğimizi bilerek ve etraftaki büyük yapıların, kibirli insanların uzağında; belki de viranlığı yüzünden dışlanmış, çizimi yok sayılan Puvis gibi; KİMSELERİ İPLEMEYEN bir insan orijinalliği içinde bir Nazım…

Güven SERİN 




Hiç yorum yok: