30 Mayıs 2020 Cumartesi

BANA VERDİĞİN POĞAÇA BAYAT MIYDI?






BANA VERDİĞİN POĞAÇA BAYAT MIYDI?

  Seyyar satıcının ( Simit ve poğaça satan kişi ) yanında duran göbeği epey önde bir adam, sıradan bir şeymişçesine usul usul bir şeyler soruyordu arkadaşına,

“ Yoksa bana verdiğin poğaça bayat mıydı; dişimi kırdım!” Bu soru karşısında seyyar satıcı üstüne vazife değilmiş gibi hiç oralı bile olmadan, seyyar arabasını silmekle, arkadaşının sorduğu soruyu rüzgâra uğurlamakla meşguldü. Ne demeli, nasıl yorumlamalı bu konuyu bilemedim… Buna benzer, sıradanlığın aziz kabul edişleri o kadar çok ki; bu dram yüklü olayı, mizah sanatıyla birlikte kabul eyledim…

  İşin aslı,satamadığı poğaçayı ziyan olmasın diye arkadaşına veren seyyar satıcı bir iyilik yapmak istemiş.Arkadaşının da kırılması gereken dişi poğaçayı yerken kırılmış.Muhtemelen poğaça da biraz sertti.Ne olacak ki; alt tarafı bir dişin kaybıdır. “ Bize bir şey olmaz!” diyen yüce milletimin, bir dişi gitmiş; lafı bile olmaz! Seyyar satıcının arkadaşı da kırılan dişini sorun etmeyi düşünmüyordu. Birazdan başka sohbete geçmişlerdi bile. Olağan şeylerdi bu tür kayıplar. Tıpkı, ilkokul çağlarında, en sağlam dişlerimin bir parça ağrıyor diye, hiç tereddüt etmeden o günün diş doktoru tarafından; zorla, gözlerimden yaşların akışını kutsal bir şeymiş kabul ediş töreniyle çıkarması ve kimsenin bu işten gocunmaması gibi…

Güven SERİN 

2 yorum:

Zeugma dedi ki...

Şimdi ben adamın dişi o poğaçayı yerken gerçekten kırıldı mı yoksa şakaya mı vuruyor anlamadım. Nedeni ise benim de çok kez esnafların kendi aralarında benzer şakalar yapabildiklerine ve bunu yaparken de gayet ciddi oluşlarına şahit oluşum. Diş kırılması gerçek de olabilir tabii. Yanlış olan bir şey varsa adamın o sözleri sizin de net biçimde duyabileceğiniz şekilde sarfetmesi.
Yukarı kutucuktaki sözler ve olayı yorumlama biçiminiz muhteşem: ''...sıradanlığın aziz kabul edişleri o kadar çok ki; bu dram yüklü olayı, mizah sanatıyla birlikte kabul eyledim.: Çocukluğunuzda çekilin dişin göz yaşlarına boğan acısından kimsenin gocunmamasıyla kurduğunuz bağlantı da.
Kaleminize sağlık Güven Bey.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkürler Zeugma. Bakış açınızın tarafında da kulak verdim:)) Pekala iyi oyuncu olabilirler:))Aslında sanat her yerde var.Yorumunuzu okurken aklıma başka bir oyuncu köy insanı geldi.Kaval çalar,şiir okur; meddah gibi bir insan:)) Bir gün,trafik yönünden uygun olmayan bir araçla Tekirdağ'dan,köylerine dönüyorlarmış. Birkaç yüz metre ileride bekleyen trafik polisi araçlarını gören şoför ve yanındaki panik olmuşlar; "Eyvah,ceza yiyeceğiz; evraklarımız eksik!" Bizim meddah,arkada oturuyormuş." Siz bu işi bana bırakın; sadece panik yapmayın; ben kendimi deli yapacağım,siz de köyümüzden kaçmış bir deliyi yakaladık,onu geri getiriyoruz."

Gerçekten de,polis onları durdurmuş.Bizim meddah arkada başlamış çığlık atmaya; bir taraftan ağlıyor,bir taraftan dövünüyor; polis şaşırmış.Bu ne? diye sorunca; bizim şoför aman polis ağabeyciğim,bizim köyün delisi,kaçmış onu geri getiriyoruz.Polis memuru; ne evrak istemiş ne bir şey;hemen köye getirin diye onları bir güzel uğurlamış...:)) Haklısınız,toplumun gizli meddahları her yerde;pekala bizim iki arkadaş ta kendi sahnelerini sunuyor olabilirler...