15 Haziran 2020 Pazartesi

ORMANLARIN KUYTU KÖŞELERİNDE YAŞAYAN CANLILAR


                     



ORMANLARIN KUYTU KÖŞESİNDE YAŞAYAN CANLILAR


   Ormanlar yaşam doludur. Üstelik ormanın altı da, üstü de canlı yaşamından hakkını almış, milyonlarca yıldır bu hakka karşı minnetle ormana hizmet ederler; kavramları icat etmemiş hayvanlar ve diğer canlılar.

  Orman bir okyanussa küçük bir koruluk ise güzel bir pınar, nehirdir. Bilim insanlarının anlatımıyla yaşlı büyük bir ağacın bir yıl içerisinde kırk ton karbondioksit veya tozu yok etmesi; bu sıra dışı yeşilliğin yaşam için ne büyük öneme sahip olduğunu görürüz.

  Ormanların, özellikle kadim ormanların kuytu köşeleri, sessizliğin en damıtılmış olanlarını saklarlar. Derinliklerindeki canlıların sese olan duyarlılığı, aynı zamanda yaşam dilidir. Sessizliğin içerisinden çıkacak bir sesin, can yoldaşı mı yoksa bir can alıcı mı olduğunu sessizliğin içinden gelecek seslerle anlarlar. Bu sessizliği bozan orman horozu, dişileri kur yapmanın içgüdüsel nesil aktarımı peşinde, bir anlığına kendi dansını, operasını gösterime sunar. Tıpkı, erkek cennet kuşu gibi; sıradanlığın çok ötesinde bir sahne; üstelik evrimin milyonlarca yıldır hazırlayın da fırsat verdiği canlıları çoğumuz tanımadan ölüp gideriz. Ormanı; ya yağmalanacak, ya da yakacak olarak görür, onun içinde barındırdığı evrenden haberimiz bile olmaz.

  Bizlerin her ne kadar haberi olmasa da, düşünürlerin, bilim insanların çok şeyden haberleri vardır. Uygar dünyanın kalbi, bu insanların sunumlarıyla zenginleşir ve onarılır. Bir filozof dinlenmek için çıkmış olduğu taş kuleden, tüm zamanların bonkör sahibi gibi konuşur; usul usul;

“ Dünyanın birden düzeleceği yoktur. Bir anda dertten kurtulmak, iyileşmek anlamına gelmez. Bir çiçekle bahar olmaz.” ,  “Sürekli yavaştır doğanın devinimi. Bir anda oluveren değişimler doğaya aykırıdır.”


  Ne çok şey söylerler düşünürler. Bir anda olup bitmiş veya slogan olsun diye değil; bir ömrün ve geçmiş ömürlerin imbiğinden çıkan bir damlanın sözcükleridir bütün bu olup bitenler. Ormanların sessiz kuytu köşelerinde, bu tür gizemler vardır. Nadide, daha ismi bile bilinmeyen bir çiçek veya bir kuş, bir böcek, bir kelebek…

  Bordeaux’da oturduğu taş şatonun kulesinde, bir düşünür, insanın kendi buluşu olan zamana birkaç avuç sözcük saçar;

“ Rahat davranma ve olayların etkisinden ezilmeme güçlü ve cömert bir ruhtaki en onurlu ve ona en çok uyan niteliktedir.”

  Birden bütün orman sessizleşir; erkek cennet kuşu susar. Orman horozu da öyle; yaşam, sessizliğin içinde kaybolur; koyu, serin ve nemli bir sessizlik…

Güven SERİN 

2 yorum:

Zeugma dedi ki...

Ormanların kuytu köşelerinde kim bilir daha nice kuşlar, horozlar, çiçekler, böcekler var. Orman horozu olduğunu şimdi öğrendim mesela. Orman demek cennet demek bence Pek çok ülkede en kalabalık kentlerin ortasında gür ağaçlarla bezeli parklar, koruluklar var halk nefes alsın, huzurla dolsun diye. Yurdumuzun talan edilen ormanları nasıl da içini yakar insanın. Kazdağları'ndaki çalışmalar sırasında karacaların ormanlık alandan kaçıp anayolda koşuşturmaları ne hüzün vericiydi:(
Ormanda geçen filmler bile ayrı güzeldir. Sizin yazınız da öyle olmuş. Koruluklardaki hüzmelerden süzülen sözcüklerle bezeli gibi ve birazcık da gizemli. Kaleminize sağlık Güven Bey.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Çok haklısınız Zeugma; ormanlarda daha kim bilir ne çok çeşitler vardır; Cennetten öte bir yer orman; gizemi,düşleri,sesleri ve sessizliğiyle...Teşekkürler Zeugma..