26 Aralık 2018 Çarşamba

BENİ AFFEDİN


" Aydınlar ahh en yakınındakine bile uzak duran
aydınlar.Her devinime anlaşılmaz bir homurtuyla
karşı çıkan aydınlar." 




BENİ AFFEDİN!
-------------------------

  Bir şair, destansı düşüncelere erişme gücü, iradesi varken, yaşamın içinde kalmak isteyenlerin olmazsa olmazı olan yaşama veda ederken; böyle bir ayrılık notunu niçin yazsın? Bir af dileyiş; o büyük ayrılık zamanı dahi; nezaketin ruhuna dokunmak, ayrı bir ibretsel felsefe ve trajik bir oyun değil midir?

 Bir iz sürücü gibi izini sürmek, son vedasını, notunu yazdığı yere; İstiklal Caddesi; başağa Sokak 13 numaraya gitmeyi hissettim. Ne bulacağım gittiğim o yerde?

  Tamamlanmamış göçün hikâyesini mi? Yitirilmiş insanların manevi kırıntılarını; bir saygı gereği; af dileyen, içinde insan sevgisini yitirmeyen insanın yıllar önce, büyük kararı verdiği yerde; bir anıtsal duruşu; ona yazılacak bir ağıt, bir şiir, küçük bir sesleniş cümlesinin okunuşunu tekrarlamak mı?

  Soysal Ekinci; yitirdiğimiz, ölüme kendi elleriyle giderken dahi, sevdiklerinden özür dileyen bir insanın edebiyata, insanlık uzamına, ebedi bir yolculuk başlatmış sanat insanı…

 Bizler; henüz yaşamdan ayrılmamış olanlar; af dileyen bu insanların manevi ve maddi kişiliklerini, felsefelerini, sanat ve sosyal anlayışlarını yaşatmak için ne kadar duyarlıyız?

  Bir acıma, ayrı bir tamamlanma veya yaşamın kayrılmış tarafında kalmanın kurnaz bir tebessümü; hiçbir zaman sanatın erişmek istediği olan uzama; yani, sevginin, dönüşümün, birleşimin hedefine ulaşamayacak…

 Yaşama tutuma ve ondan vazgeçme iradesi; sadece psikologların, sosyologların verecekleri cevaplarla anlatılamayacak kadar özel, ince titreşimlerin tellerinin insan kulağı ile duyulamayacak kadar uzak bir derinlikten gelirler; çığlık çığlığa veya evrimsel dönüşüme yazgılı bir coşku ateşi içinde…

  Tıpkı Sergei Yesenin gibi; “ Elveda dostum elveda/Elveda sevgili dostum elveda/Sen kökleri içimde uzanan/Ayrılık yazılmış alnımıza/İleride yine karşılaşırız inan/Ölmek yeni bir şey değildir bu dünyada/Ama yaşamak da yeni bir şey olmasa gerek.”

  Kaan İnce gibi “ Ve ben güzün ağlayacağım/Sulara çekileceğim dönerken balıkçılar”

  Ve Soysal Ekinci, her sanatçının doğma hali notunu düşer, ölürken doğmanın evrensel erdemi ve ödülü gibi; “ Aydınlar ahh en yakınındakine bile uzak duran aydınlar/Her devinime anlaşılmaz bir homurtuyla karşı çıkan aydınlar”

Güven Serin 

4 yorum:

Mert dedi ki...

Kitapsız olmaz...
:)
Ben de beklerim blog'uma, sevgiler... :)

GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkürler;sağ olasın;ekledim sayfanı takip edeceğim...

deeptone dedi ki...

aman aman ne çektiysek bu aydınlardan çekiyoz :)

GÜVEN SERİN dedi ki...


Evet,durduk yerde içimizi burkuyorlar;yaşamın salıncağına kurulmak varken;sallanıp durmak duruyorken yaşlı bir çınarın büyük dalına kurulan salıncağın,kaba etlerini kesen iplerini saymazsak Deep...