20 Nisan 2018 Cuma

NASILSIN?





NASILSIN?
-------------------------

  Adettendir, meraktan ve alışkanlıktır; Nasılsın diye sormak. Kuru, buz gibi bir “iyiyim” cevabı verilse de hafif deşeriz. Deştiğimiz le kalır her şey… Kanattığımızla, yorup, üzdüğümüz le…

  Oysa nasılsın-dan önce ne çok şey vardır; insanı tahlil etmek için. Ne çok şey; arkadaşımızı, dostumuzu bilmek adına…

  Erkin Koray böyle bir anı irdeler şarkısında. Nasılsın Hemşehrim? Sorusuna; “şöyle böyle” der; geçiştirir, kendince. Barış Manço ise kendi felsefesiyle ikide birde sorulan; “ hemşehrim memleket neresi?” sözcüklerine okkalı bir cevap misali; “ Bu dünya benim!” diyerek geçişini yapar…

  Yine öyle bir zaman dilimi içinde bir nasılsın;kuruluğuna yazarlığın ve felsefemin diliyle cevap vermek istedim.

  Nasılsın? İçimde ki faylar kırıldıkça tohum ekmekle meşgulüm… Nasıl yani? Öyle! (…) Yaşam, kuru sıkı atmaya benzemez. Sade ve her daim yaşatmaya dayalı oksijen sunar gökyüzü ve ormanlar…

  Sebep çoktur yaşamın ilerleyişine doğru yürümeye. Oysa yaratılan milyonlarca sorun, acı; korkunç bir yük oluşturur insancıkların medeniyetine…

  Sordukları sorunun cevabını almaya üşenen, duyduklarının altından kalkamayacağı için kaçış palanlarını; “dert etme kendine” kuru moral ile geçiştiren yürüyen yığınlar…

  İlim dünyası haykırmaya, cevap sunmaya devam ediyor; kırılan faylar öldürmez! Cehalet öldürür… Kırılan fayların geçtiği yerlere bir bakın; milyonlarca geriye. Vadiler, bereket fışkırır. Niçin? Doğa da, sanatçılar gibi faylar kırılırken tohumlar eker…

Güven Serin 

Hiç yorum yok: