20 Temmuz 2017 Perşembe

ÇOBANIN SESLENİŞİ; İN O TÜMSEĞİN ÜZERİNDEN!


İnternet...



ÇOBANIN SESLENİŞİ;İN O TÜMSEĞİN ÜZERİNDEN!
-------------------

  Her daim olmasa da günümüzde herkesin katçığı bir mesleğin tükeniş halini anlatır; çobanlık… Çobanlığın mitolojide çok önemli bir rolü olsa da, günümüz insanının kafasında yarattığı insan formuna hiç uymuyor gibi görünüyor.

  Oysa çobanlık değerli bir meslek! İyi bir çobanın, kâhyalık gibi mertebeye; baş çobanlığa ulaşmasının yolculuğu uzundur. En iyi koyunları yetiştirmek, en iyi köpekleri beslemek; onların hastalıklarına derman olacak deneyimi, bilgiyi, en iyi otlakların yerlerini tanımak, bilmek ayrı bir tecrübe ister.

  Çobanların en büyük rakipleri kurtlardır. Hayvan dünyasının zeki canlıları; acemi çobanları, çoban olamayanları her daim atlatacak hayvanlar; ekip halinde çalışırlar. Çobanın da ekibi; köpekleridir. Hakiki, çoban köpekleri; sürüsünü terk etmeyen; gecenin kuytuluklarından gelecek saldırıları hisseden; sezen; soylu canlılar…

  Hayko Cepkin şarkısı; çoban olmanın, gitme yalnızlığı, üşüyecek kadar yalnızlığın hissedişini, dermanın gitmelerde aranılacağını anlatır. Değerli bir çalışma; bildik, mertebeleri, beylik kalıpları alt üst eden bir şey…

  Bütün bu paylaşımlardan sonra, esas olana; Çobanın tarihsel seslenişine gelmek istiyorum. Truva-Troya, Çanakkale ilimizin sınırları içinde, tarihsel, kültürel katmanların iç içe geçen büyük medeniyetin ismidir. Aynı zamanda büyük savaşın; insanlar ile tanrıların; yıllarca süren, belki de hiçbir zaman tekrarlanamayacak bir destanın; İlyada ve Homeros gibi bir ozanın da doğuşunun simgesi…

  Bu savaşın kahramanlarını saymakla zor bitiririz; Paris ile Helen; başkarakterler… Elbette, Hektor,Akkillleus,Odysseus,Vestor ve tanrılar; Zeus,Aphrodit,Hera,Athena…Aenes’i unutmadım elbet…

  Günümüzden 2100 yıl öncelerine inersek; zaman, Julius Caezar(Jul Sezar) hükümdarlığıdır. Sezar; Truva’yı yeniden kurdurur. İster ki eski ihtişamına geri dönsün. Truva’ya İllium, ismini verir.

  Julius Caezar bir gün Truva tepelerinde dolaşmaktadır. Kendisinden kırk yıl önce yıkılmış bir yerin üzerinde dolaşmaktadır. Bir tümseğin üzerine çıkınca, yakınlarda ki bir çoban; olanca hiddetiyle seslenir o günün hükümdarı Julius Caezar’a;

  “ İn o tümseğin üstünden, Hektor’un külleri duruyor onun altında.” Frigyalı çoban, tümseğin üzerinde bir hükümdar, komutan, gücün olmasını, tarihsel geçmişin, kahramanların hatıralarından daha önemli görmez…

  Frigyalı çobanın, tarihsel bilgisine, destansı kahramanlara verdiği öneme mi teşekkür edelim? Yoksa büyük bir medeniyetin üzerinde, geçmişi öldürmeyin, güne taşıyıp, taze bir vefanın-sahiplenmenin yeşermiş halinin erdemine mi sevinelim? …


 Güven Serin  

Hiç yorum yok: