10 Haziran 2017 Cumartesi

KEŞ PARA MI?





KEŞ PARA MI?
-------------------

  Bir arkadaşım(Aziz Öğretmen) aradı; yeni telefon almak istiyormuş. Beni de çağırdı; alışveriş merkezimize. Ünlü olana… Çağrılınca gidilecek cinsten arkadaşınız olunca, gitmek gerekir. Gittim de… Aziz öğretmen benim gibi, klasik telefon kullanıyor. Artık değiştirme zamanını geldiği için; ünlü telefon satış merkezine vardık.

  Kullanışlı bir telefon almak için bu işte iyi bilgisi olduğuna inandığım yeğen Cem’i aradım. Alabilecek olan telefon markalarını yazdım not kâğıdına. Hazırlıklı olarak çıktık, satış elemanlarının karşısına.

 Hafif, ince ve oldukça estetik bir telefondu alacağımızı anlattık. Satın alma işini onayladık. Her şey yapılırken; fatura kesme işine geldi. Satış personeli bayan; sordu; “ Peşin mi; keş para mı vereceksiniz?”

  Bir şok; bir keşlenme kaşıntısı tuttu bedende. Meğerse benim bildiğim keş; kenar mahallelerden, ıssızlığın, uçsuzluğun dünyasından en lüks alış veriş mekânlarına kadar inmiş.

 Nasıl ki kanka;eğriye,doğruya ve her an her yerde seslenişlerin baş sözcüğü olmuşsa bu “kanka” bizim,iki büklüm olan keş,de alıcı bulmuş;:en aydınlık,en uğrak yerlere yerleşmiş bile…

 Ne demeli? Niçin bu sıkıntı? Bu büyük, korkunç tuzak? Dilimizi, tarihimizi, keş hale getirenler utanacak değil ya! Keş bir halde çıktık dışarı; üstelik iyi, güzel, değerli bir telefonu da vardı arkadaşımın. Dikkat et dedim; sık sık dokun cebinde ki o şeye.

 Niçin? Kendini iyi hissetsin; dostun olduğuna inansın. Yoksa elinde kayar; keş olup, salana, salına gider. Dilimizin, tarihimizin kayışı gibi; keş bir keşmekeşlikle…


 Güven Serin 




Hiç yorum yok: