Kamera; Güven ANTALYA
GÖKSEL BAKTAGİR ve DOĞU RÜZGÂRI GRUBU
Süleymanpaşa
Belediyesi Konservatuarı Türk Sanat Müziği Korosu Kasım Ayı Etkinliği nedeniyle
konuk sanatçı olarak Göksel Baktagir ve Doğu Rüzgârı Grubunu davet edilmiş.
Konser Tanburi Cemil
Bey’in Peşreviyle başladı. Şunu belirmeliyim ki Tekirdağ’a yeni Kültür
Merkezleri lazım; acilen… Kültür Merkezleri içinde tiyatro sahneleri ve konser
salonları; bu şehre sunulacak lüks bir şey değil…
Konuk sanatçı ve
gurubu; Göksel Baktagir artık bir dünya sanatçısı. Kanunu bilinen dilden öte
başka başka dillerde konuşturan, kanunun ritmini, tınılarını heyecana,
yenilenmeye, ülkemizden öte ülkelere tanıtan dinleten birisi.
İyi olanı, başarılı
olanı herkes takdir eder. Bu değerli sanatçıyı ve gurubunu Tekirdağ’a getiren
sanatçı ise Nevzat Avcıdır. Nevzat Avcıyı ne kadar takdir etsem, ne kadar da
eleştirsem azdır.
Yenilenmenin, farkı
aramanın, farklılık yaratmanın en yeni, en son ismi ve isimleri Göksel Baktagir
ve Doğu Rüzgârı Gurubuysa, klasik kalmanın, neredeyse kıpırtıları büyük hareket
sanan Nevzat Avcının içinde barındırdığı büyük yeteneği artık bırakması
gerektiğini arzu, coşku ve inatla istiyorum.
Göksel Baktagir ve
Doğu Rüzgârı Grubu, bize ait olanlardan, bizden öte tınıların peşinde koşan,
sanatın derinliğini, sanatın yüceliğini kanun, ney, keman, viyola ve vurmalı
çalgılar ile büyük bir gösteri zevki, coşkusu içinde koltuklarına, salona
sığmayan seyirciye imbikten geçen kültür misali dinlettiler.
Coşkunun bir başka
hissedileni Göksel Baktagir’ın Trakyalı yani Kırklareli doğumlu oluşuydu.
Derhal hemşeri ve “toprağım” söylemleriyle sanatçıyı önere etmek istendi. Ne
kadar doğrudur? Bir kötülük aramadım elbet. Ama o sanatçı, kanunuyla,
besteleriyle, müziğe olan sevdasıyla gelmişse; hangi şehirli olmanın önemi
çoktan geçmiştir…
Göksel Baktagir ve
Doğur Rüzgârı Grubu Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan tarihsel, edebi, kültürel
yolculuğu kanun, vurmalı çalgılar, keman, viyola ile dinletiler. Orta Asya’nın;
o uzak diyarın genlerimize işleyen tınıları, şamanın hakka, adalete,
bencilliğe, iradeye seslenişini duyar gibi oldum.
Programı oldukça
neşeli şarkılardan hazırlamışlar. Garip ile Neşet Ertaş’ı andılar. Bu bestenin
sanatçı tarafından Neşet Ertaş’i ithaf olunmuş besteyi dinledik. Neyin, kemanın
ve kanunun alkışları içinde; sanat sanata aktı…
Âşık Veysel de
unutulmamış. Dillere destan, Veysel’in klasiği olan Uzun İnce Bir Yol bestesi
seyirciyle birlikte hayli neşeli, hayli içten söylendi.
Göksel Baktagir ve
Doğur Rüzgârı programlarına Keyif isimli besteleriyle başladılar. Bir çay
keyfini anlatıyordu. Siz, kahve keyfi, ıhlamur keyfi hatta nargile keyfi olarak
da kabul edebilirsiniz. Her an herkesin yapabileceği bir keyif… Kendinize çok
görmeyin hissiyatını, keyfinizi her daim taze ve temiz tutun uyarısı içinde bir
keyif bestesi dinledik.
Gül Bahçesi, Mahur,
Ekin Zamanı, Uzun İnce Bir Yol, Garip ve en son eser, tıpkı en baş beste gibi
çok şeyi anlatıyordu; kemanla, viyola, vurmalı çalgılar, ney ve kanun ile… En
son beste; AĞLAMA DEYMEZ HAYAT BU GÖZYAŞLARINA bestesi oldu. Yine seyirci
seslendirdi.
Yaşam çok kıymetli,
bu kıymet avucumuzda bir damla candan, soluktan ibaret. Buna kıymak yerine,
bestelerin rehberliğine, tınıların, renklerin, mevsimlerin, edebi ve sanatın
içine azcık uzanmak kim bilir neleri kazandıracak; bunca hengâme içinde belki
de anlamlı bir törensel hissiyat oluşacak.
Alkışlarımla; Şef
Nevzat Avcı… Alkışlarımla Göksel Baktagir ve Doğur Rüzgârı… Alkışlarımla sanata
değer veren, sanatın koynunda heyecan, coşku aryan Tekirdağ Türk Sanat Müziği
Korosu…