8 Temmuz 2015 Çarşamba

HER EVE BİR TEMEL LAZIM





HER EVE BİR TEMEL LAZIM

  Temel dediysem bildiğimiz Temel’den Karadenizli Laz Temel’den söz ediyorum. Eğitimin, adaletin, sanatın veremediği, belki eksik bıraktığını anonim söylemlerle insanın yoldaşı olan fıkraların Temel ile Dursun dostluğu; diyalogları zekânın, ihtiyaçların imbiğinden geçmişse tadına doyum olmaz.


 Enis Batur’un kaleminden öğrendiğim bu fırkayı kendi köşemde, kendi düşün enginliğimde paylaşmaktan keyif aldığımı söylemeliyim.

  Temel bir gemi kazası ardından Amerikalı meşhur güzel Sharon Stone ile ıssız bir adaya düşmüş. Kısa süre sonra birbirlerine âşık olmuşlar. Tutkulu bir aşk… Bir zaman geçmiş aradan, Temel’de bir durgunluk, kederli bir hal. Sharon “ Şurada biz bizeyiz. Derdin neyse söyle, her istediğini yaparım.” Demiş.

  Temel, “ Gerçekten yapar mısın?” diye sormuş. “Yaparım” cevabını almış Sharon’dan. Bunun üzerine kadına kendi giysilerini giydirmiş. Orada bulunan otlardan da bıyık yapıp karşısına geçip konuşmaya başlamış;

“ Dursun, sana bir şey anlatacağım, inanamayacaksın…”

 Temel’in bu fıkrası insanın yolculuğunu, diğer insanlara olan ihtiyacını, bu kısa ve etkili anlatımla gözler önüne seriyor. Hani sürekli duyduğumuz bıkkınlıklar, aydın cahil tartışmaları bu ıssız ada da, Temel’in güzel bir kadınla yaşadığı aşk bile anlatma, paylaşma hissiyatının ne büyük öneme sahip olduğunu gözler önüne seriyor.

 Hep düşünmüşümdür; yaşadığı dünyadan, toplumundan bıkmış olanları çok lüks bir gezegene, düşüne bileceğimiz her türlü bolluk içerisinde yollasak kaç ay, kaç yıl dayanabilirler diye… Bütün mutluluk, bütün tatmin oluş; diğer insanların, insanlığın kaybedişi üzerine kuruluyor ne yazık ki…

 İşte bu akıl dolu fıkra da bir arkadaşın öneminden çok bizi dinleyecek, yaşadıklarımıza tanıklık edecek birisinin olması ciddi bir önem kazanıyor. Doymak bilmeyen, yetinmek nedir bilmeyenlerin sefil, yoksul, cahil insanlara da ne kadar ihtiyaç duyacağını anlayabilirsiniz…

 Bilim hiç boş durmuyor. 300 Bin kişi üzerinde yıllarca süren araştırmalar bir başka insan ihtiyacını ortaya çıkartıyor; SARILMA… Yani bildiğiniz kucaklaşma dostlarım.  Bilim insanlarının araştırmaları gösteriyor ki insanlar arasında ki kucaklaşmalar, insanları hastalıklardan koruyucu bir etki yaratıyor.

 Carnegie Mellon Üniversitesinin araştırmaları şu sonucu ortaya çıkartıyor; özellikle fiziksel temas yoluyla oluşturulan insanlara bağlanma duygusu, insanların gerginlikten kaynaklanan hastalıklara yakalanmasını önlüyor.

  Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor ki, toplumsal destekten uzak insanlar, sigara ve alkol yüzünden ölenlerden daha fazla… Daha hayret duyduğum şey ise dünya genelinde insanların % 95’inde en az bir hastalık mevcut. Üç kişiden birisinde en az üç hastalık var. Her yirmi kişiden birisi ise tam olarak iyileşmez görünen hastalıklarla boğuşuyor.

  Çok kolay yargıladığımız, alıp verme ile insan davranışları arasında ince bir çizginin bulunduğunu fark etmediğimiz an; kendi yarattığımız barbarlığın, yalnızlığın, bataklığın içinde ruhsal ve bedensel düş kırıklığı yaşamamız içten bile değil.

 Herkesin merhabaya, sarılmaya, dinlenmeye ihtiyacı vardır. Hem de hiç ummadığımız, kendi kendine yeten, çok bilgili, görgülü, disiplinli dediğimiz kişilerin; daha da çok ihtiyacı vardır. Sadece sinema, tiyatro, kitap, yeme içme yeterli değildir. Bunların anlamlı kılan, dinleyici, izleyici, hissiyat yayıcı, dağıtıcı ve sizi onaylayan insanlara muhtacız…

 Kısacası dostlarım; her eve bir Temel lazım; gerektiğinde saflığından utanmayacak. Gerektiğinde sürekli üzerinde taşıdığınız ciddiyet, gülmez, gurur, hoyratlık maskesini çıkartıp size mizahı ve yaşamın diğer yönlerini hatırlatacak bir Temel ve Dursun lazım…

 Güven Serin 


Hiç yorum yok: