2 Nisan 2014 Çarşamba

300 SPARTALI 2


Kamera; Güven   300 Spartalı 2 - Eva Green

SAVAŞ...


Kamera; Güven 300 Spartalı 2-
Yunanlıları sadece tanrılar mı yene bilir? 

300 SPARTALI-2-

7 Martta gösterime giren 300 Spartalı 2 filmi sinema sanatının, insan zanaati da nereye geldiğini gösteriyor. Sinema sanatı Amerikan ekonomisine oldukça büyük katkılar sağlıyor. Bir koyup, on kazandıklarının yanında tarihe geçmiş hikâyelerin, gerçek tarihin yanlı olarak değiştirilmesini de sinema sanatının muhteşem görselliği, düşünselliği, hayal ve ses gücüyle başarıyorlar.

 300 Sprtalı 2 filmi aksiyon sevenlere, üç boyutlu görsel şovu bilenler için kaçırılmayacak kadar güzel sahneler içeriyor. Görsellik, aksiyon açısından bakılınca her şey normal… Bir de tarihi gerçekler, hakikatler yönünden bakar, insan olduğumuzu, akıl ve düşünce, bilgi ve merhamet ile donatıldığı mızı da hatırlarsak, filmin ne büyük abartılar, yanlışlıklar içinde olduğunu da bilerek izleriz.

  Sinema ne kadar yanlı olursa olsun, insan denen muhteşem varlık, kendi koruyucu kalkanlarıyla donatılmışsa, neyi ne kadar alacağını ve ne kadar sorgulayacağını bilir. Haklı olarak İran Hükumeti Amerikan Sinema Yapımcılarına 300 Spartalı filmi için tepki gösteriyor. Persleri, vahşi, barbar, gösteren film, 300 Sparta askerini neredeyse mükemmel derece, sıra dışı birer canlılarmış gibi gösteriyor.

 Film biraz bilgi, biraz sinema sanatı yönüyle izlendiğinde, Perslerin de ne büyük bir imparatorluk olduğu, mimaride, askerlik sanatında, edebiyatta, düzen, disiplinde, denizcilik bilgisinde ne kadar ileri olduklarını da görülecektir.

 Eğer güzelim köylerimizi, kasabalarımızı bırakıp, o toprak, yeşil, çiçek kokulu diyarlardan şehirlere göç ediyorsak, bu göç etmişliğin, bu sürgünün nimetlerinden de faydalanmalıyız. Sinema, tiyatro, konserler ve paneller; iç içe geçmiş milyarlık hücrelerimizi şahlandıracak, içimizde bulunan büyük gösteriye hazırlık yapan o şaheser insanı büyük bir gönüllülük, zarafet içinde hazırlayacaktır.

 Bu düşüncelerle şehrimin sinema salonunun yolunu tuttum. İnsanların kazançlarına göre yüksek olan sinema bileti, diğer bonkör harcamalarımızı düşününce abartılmayacak oranda kalıyor. Üç boyutlu seyrin keyfini çıkartmak için verilen gözlüğümü de alıp, her zaman özellikle istediğim F1 koltuğuma kuruldum. Koridorun hemen yanında, gerektiğinde bacaklarımı dışarı da sarkıtacağım rahatlığın, huzurun orta yerinde; bolca reklâm, özellikle şehrimin siyasilerinin de medet umduğu reklâmları zorunlu izledikten sonra, tıpkı altı yaşında olduğum gibi, köyümün sinema salonuna tutunduğum gibi iç içe geçmiş heyecanlarımı, kırlara salınan atların dizginlerini bıraktığım gibi bıraktım.

 Kırmızı koltukları olan 7 numaralı salonun seyircisi kadın ağırlıklıydı. Belli ki onlar da aksiyonu, savaşı, tarihi, abartı sanatını seviyorlar. Ve filmi bir kadının, savaşçı bir Yunanlı kadının sesiyle başladı;

Kâhinin sözleri bir uyarı…

Sparta düşecek.

Tüm Yunanistan düşecek.

Ve ancak, sağlam, ahşap gemiler onları kurtarabilir.
Ahşap gemiler ve kahramanların kanlarından oluşan bir gelgit. Yunanlıları ancak tanrılar yenebilir.

 Ve devreye bir başka sanat girer; kitap, sinemaya, tiyatroya besin, mineral, su, hava, ruh sağlayan kitap girer. Stefan Zweig’in Kendileriyle Savaşanlar kitabının 351. sayfası şu efsanevi gerçeği yeryüzüne taşır;

“ Tıpkı Perslerin yıkılışını gören ve Atina’ya doğru soluk soluğa onlarca kilometre koşarak mesajı ancak canhıraş çığlıkla duyurabilen (sonra aşırı ısınan göğsünden ölümcül bir kan boşalan) maraton koşucusu gibi Nietzsche de kültürümüzün korkunç felaketini sadece haber verebildi, ama engelleyemedi. Zaman karşısında kendinden geçip sadece muazzam, unutulmaz bir çığlık atar ve sonra zihni çöker.

  Ve insanlık sadece ölçüsüz olanda fark eder kendi sınırını.”

 Ölçüsüz olan şeyler her zaman vardır bu eşsiz dünyada. Bu zamanda, bu güzel ülkede; hikâyelerin, efsanelerin, uygarlıkların, edebiyatın, mimarinin, askerlik sanatının iç içe geçtiği, kanlar, sesler, at kişnemeleriyle beslenin bu topraklarda, ölçüsüzlük her zaman köklerinden yeşermiş; her zaman…

 Ölçüsüzlüğü yenmek için, daha fazla bilgilenme, daha fazla duyarlılık, daha fazla sinema, tiyatro; insanlığın ebedi vicdanını, ölümsüz bir ruhun huzuru için; ölçüsüzlüğe meydan okumalı…

  Güven Serin 




  




Hiç yorum yok: