16 Eylül 2025 Salı

İSPANYA BİSİKLET TURU

 




                               PEDALLARIN ÇIĞLIĞI, HALKIN VİCDANI

( İspanya Bisiklet Turu)

 Spor, insanlığın en saf rekabet alanı… Terin, disiplinin, emeğin; aynı zamanda dostluğun, barışın ve evrensel bir dilin adı. Bir futbol topu, bir basketbol potası, bir bisiklet pedalı… Hepsi farklı coğrafyalarda, farklı dillerde aynı şeyi söyler: Mücadele et, ama adil ol. Kazan ya da kaybet, insan kal.

Tam da bu yüzden, İspanya’nın gururu Vuelta a İspana, sadece bir bisiklet yarışı değildir. Pireneler’in dik yamaçlarında, Endülüs’ün kavurucu sıcağında pedal basan sporcular, insan azminin ve sınırları zorlamanın sembolüdür. Ancak bu yıl pedallar sadece hız için dönmedi. İspanya halkının vicdanı da yollara aktı.

 Filistin’de süren vahşete karşı, Madrid’in Bilbao’ya,Valladolid’den Barcelona’ya uzanan etaplarda yüzlerce kişi yollara indi.Kimi pankart açtı,kimi bitiş çizgisini kapattı.Yarışlar kesildi,etaplar kısaltıldı.Çünkü o halk biliyordu ki spor sessiz kalamaz.Spor,sadece güç gösterisi değildir; aynı zamanda insanlığın nabzını tutan bir aynadır.

 Ve artık bu satırları yazarken yarış tamamlandı. Şampiyon belli oldu, genel klasman sonuçları tarihe geçti. Fakat inanıyorum ki yıllar sonra kimse bu bisiklet turunu sadece kazanan isimle hatırlamayacak. Asıl hafızalara kazınacak olan, bisikletçilerin gölgesinde yükselen o vicdan sesleridir.

 Protestolar sırasında İspanyol halkının ruh hali bir matem sessizliği ve öfkenin gürültüsü arasında gidip geldi. Yol kenarında oturan gençler ellerindeki pankartlarda “ stop the massacre!” (Katliamı durdurun!” yazıyordu. Bazıları “No hay deporte en la guerra” (Savaşta spor olmaz) diye haykırdı. En çok duyulan sözlerden biri de şuydu: “Gaza vive, la hamanidad tambien” (Gazze yasasın, insanlık da yaşasın.) Bu sloganlar sadece yarış yolunu değil, aslında tüm dünyanın vicdanını kapattı.

 Tarihten biliyoruz: Stadyumlar bazen diktatörlere alkış, bazen özgürlüğe çığlık oldu.1968’de Meksika’daki Olimpiyat kürsüsünde siyah eldiven ile yumruk kaldıran atletler ne kadar doğru bir mesaj verdilerde, bugün İspanya sokaklarında bisikletçilerin yoluna oturan insanlar da aynı evrensel mirasa katkı sundular. Spor, eğer adaletsizliğe karşı sessizse, gerçek anlamını yitirir.

 Teknik açıdan bakıldığında, La Vuelta yine kıyasıya bir mücadeleye sahne oldu: Dağ etaplarının zorluğu, zamana karşı mücadeleler, üç bini aşkın kilometrelik parkur… Ama bu teknik başarıların üstünde, tarihe geçecek olan başka bir şey var: Halkın, bir spor müsabakasını vicdan kürsüsüne dönüştürmesi.

Pedallar sadece dağları tırmanmadı, aynı zamanda insanlığın kalbine doğru döndü. İspanya halkı,”Bu yarışın galibi kim olacak?” sorusundan önce, “Dünyada masumlar yaşasın mı ölsün mü?” sorusuna cevap aradı.

Sporun asıl güzelliği, insanları eğlendirmesi kadar; onlara düşündürmesi, vicdanlarını harekete geçirmesidir. Spor sahası, bir anlamda toplumun laboratuarıdır. İspanya’da yaşananlar bize bir kez daha hatırlattı: Eğer spor insanlığın yarasına dokunmuyorsa, sadece kuru bir gösteridir.

Bugün Tekirdağ sahilinde yürüyen bir genç de, İspanya’da yol kenarında pankart taşıyan bir anne de aynı sorumluluğun parçasıdır: İnsan kalabilmek. Sporun vicdanla birleştiği anlar, tarih sayfalarında altın harflerle yazılır. Vuelta a Espana 2025-İspanya Turu 2025,artık yalnızca bir bisiklet yarışı değil; barış için yükselen bir haykırış olarak anılacak.

 Güven SERİN 





Hiç yorum yok: