BENİ ESKİ
KIYILARA BAĞLAYAN SES: DOĞA ve BİZ
Çınarların altındaki bankta otururken bir yudum sade kahveyle güne başladım. Fedakâr Nesip Bey’im “Hemen getiriyorum” seslenişi, günün ilk sıcak notasıydı. Yanımda Hölderlın’in Seçme Şiirler kitabı vardı. Sayfalarını rasgele açtım ve karşıma “Anayurda Dönüş” şiirinden dizeler çıktı:
“Ey sessiz yer! Ey tatlı meltemler…”
Hölderlın… Onun dizeleri yalnızca kelimeler değil, ruhun derinliklerine dokunan bir çağrı gibiydi. Doğayı yüceltirken insanı da unutmayan, yalnızlığı ve özlemiyle hayatın her anını içselleştiren bir şair… Kıyılara ve sessiz yerlere duyduğu bağlılık, bugün sahilde hissettiğim huzurla birleşiyordu.
Tam o anda sahilde, denizin ve rüzgârın sesiyle karışan başka bir ses yükseldi: Yelken Kulübü tarafından gelen şehir bandosu, ardında ellerinde pankartlarla yürüyen gönüllü insanlar… Dünya Temizlik Günü kapsamında düzenlenen Yeşil Miras Yürüyüşü’ndeydiler. “Çevre sevgisi vatan sevgisidir”,”Temiz çevre sağlıklı gelecek”,”Çöpsüz dünya mümkündür” pankartlarıyla, şehirlerinin güzelliklerine sahip çıkan insanları görmek içimi umutla doldurdu.
Dün gezdiğim Alkaya sahilinin temiz olması gereken köşeleri ise ne yazık ki çöp poşetleri, boş su şişeleriyle doluydu. Erozyona karşı direnen bitkiler, çalılıklar, incir ağaçlarına sarılmış plastikler… Doğanın sessiz direnişi, insanların dikkatsizliğiyle gölgeleniyordu.
O sırada oturduğum banka uğrayan Ekrem Bey ve Ömer Bey ile tanıdık bir sohbetin keyfini çıkardım. Hölderlın kitabını bir kenara bırakıp, dost sohbetinin koyu yudumlarına daldık. Doğa ile insanın, geçmiş ile bugünün iç içe geçtiği bu anlarda anlaşılan o ki; temiz bir çevre, sadece bir görev değil, aynı zamanda ruhun ve toplumun bir direncidir.
Hölderlın hayatı boyunca savunduğu şey, doğanın ve insanın birlikte var olabileceği bir dengeydi. O,yalnızca kıyıları değil, insanın kalbini de gözlemleyen bir şairdi; her dizesinde hem bir özlem hem de bir uyanış vardı. Bu yüzden sahildeyken, onun dizelerini okurken, doğayı korumanın aslında insanlığı korumakla eş anlamlı olduğunu bir kez daha hissettim.
Gözlerimi kapatıp dalga seslerini dinledim; hafif esinti yüzüme vururken, Hölderlın dizeleri zihnimde yankılandı:
“Beni eski/ Mutlu kıyılara bağlayan/ Nedir ki, yurdumdan/ Daha çok seviyorum onları”
Eski kıyılarımızı, temiz denizlerimizi ve parklarımızı korumak, yalnızca nostalji –hasret değil; gelecek nesiller için bir sorumluluk ve yaşam sevgisidir. Doğa bize sesleniyor; sessiz değiliz, birlikte cevap verebiliriz.
Ve belki de en önemlisi: Her birimiz küçük bir adım atarak hem kendi ruhumuzu hem şehrimizin geleceğini koruyabiliriz. Bugün attığımız her adım, yarınların temiz sahilleri, tertemiz gökyüzü ve huzurlu parkları demektir. Çevreyi korumak, sadece doğayı değil, insanlığı da besler; çünkü doğa bizden bir şey ister, biz de ondan… Birbirimizi anlamayı.
Bugün bir sahil temizliği, bir yudum kahve ve bir dize ile başlıyor olabilir. Ama her küçük eylem, doğaya ve insanlığa olan borcumuzu hatırlatır. Eski kıyılarımızı, sessiz rüzgârları, Öksel Demir’in şiirinde geçen buraya ait (Heybemde ince bir firişka rüzgârı) firişka esintisini, temiz denizleri birlikte koruyalım. Onları kaybetmek, sadece doğayı değil, kendimizi de kaybetmek olur.
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder