6 Mart 2025 Perşembe

RAHATI KAÇAN AĞAÇ

 

Kamera; Güven 
Tekirdağ Eski Liman

Tekirdağ  Ilgın Ağacı

                                                 RAHATI KAÇAN AĞAÇ

         ( Tekirdağ Aydınlar Kulübü Üyeleri )

   Sanatçılar, kendi içinden çıktıkları toplumların onuru olmaktan öte, öncüdürler. Mustafa Kemal Atatürk’ün Tevfik Fikret sevgisi ve onun Sis isimli şiirine duymuş olduğu derin hissiyat, şiire yansıyan toplumsal çürümeyi dile getirmekten ve anlamaktan öte, aynı zamanda hazır olan yetenekli insanlar veya dahiler için de başlangıç ve devrimlerin zamanıdır.

   Melih Cevdet Anday için de Rahatı Kaçan Ağaç şiiri ve şiir kitabı, 1946 yıları gördükleri, tespitleri ve hissiyatını dile getirmek, sadece bir şiir yazmak değil, ait olduğu toplumu daha duyarlı olmaya davettir…

“Tanıdığım bir ağaç var

  Etlik bağlarına yakın

  Saadetin adını bile duymamış

  Tanrının işine bakın

   Geceyi gündüzü biliyor

  Dört mevsimi, rüzgârı, karı

  Ay ışığına bayılıyor

  Ama kötülemiyor karanlığı.

  Ona bir kitap vereceğim

  Rahatını kaçırmak için

  Bir öğrenegörsün aşkı

  Ağacı o vakit seyredin.”

  Melih Cevdet Anday, hislerini, gördüklerini yoğuruyor ve edebiyatımıza tüm çıplaklığı ile servis ediyor. Bilginin, bu değerli eşsiz şeyin sadece ağacın değil, insanın da rahatını kaçıracağını, kaçırması gerektiğini haykırıyor.

   Sait Faik, Rahatı Kaçan Ağaç şiirinden dört beş yıl sonra Şimdi Sevişme Vakti şiiri ve şiir kitabını yayınlıyor. Aşağı yukarı aynı felsefe; toplumun, içinde yaşadığımız bu eşsiz memleketin durağan hallerine neşe, görgü ve ilahi zenginlik katmanın yanında, bilimsel bir mutluluk taşımak.

 “ Yırtık mintanından adaleleri gözüken

  Dilenci

  Sana önce

  Şiirlerin tadını

  Aşkların tadını

  Kitaplardan tattırmalıyım.

  Resimlerden, duyurmalıyım

  Resimlerden…

  Bir kere duyursam hele

  Güzelliğin, tadını

  Sonra oturup hüngür hüngür

  Ağlasam.”

     Günü gün etmekten öte evirilmiş sanatçıların tamamı, bulundukları zamanın baskıları, eksikleri, yanlışları, adaletsizlikleri karşısında diğer zamanlara, belki de zamansızlığa her daim not düşüp, altına imza atmayı her şeyden daha çok isteyerek yapmışlar ve yapacaklardır da…

   Şimdi, kendi ülkemin güzel, değerli ve viran bırakılmak için her şey yapılmış şehrimin aydınlarına soruyorum; “Aydınlar Kulübü “ içinde, her şeyi eleştiren ama bu şehrin bir tek ağacı, mekânı ve insanı için el vermeyen, emek harcamayan o kendini “Aydınlar Kulübü” üyesi sanan insanlara ve İNSAN-LARA sesleniyorum;

   “ Sizler, hiçbir zaman haykırmayacak, bir ağaç, bir çocuk için ileriye atılmayacak mısınız?” Olmayacak mı sizin tüm evrene yayılan, yayılacak olan o değerli enerjinizden geriye bir miras; kalmayacak mı? Anlamsız mı geliyor size bu tür hissiyatın derinlerine eğilmek ve oralarda bir şeyler bulmak?

 Örnek vermek istersek, şehrimizin gözde kulübü; Tekirdağ Yelken Spor Kulübü, vereceğim örneklerin başında geliyor. İstikrarı için alkışlasam da, sadece parası olanlara açık kapı bırakmaları düşündürücüdür…

   Aydoğdu, Zafer, Çınarlı, Karadeniz mahalleleri haneleri içlerinde spora, başarıya kim bilir ne kadar aç ve acıkmış çocuk vardır!

   Onların rahatlarını kaçırtıp, en azında böyle istikrarlı ve gözde kulüplerimizin her yıl 5–10 çocuğumuz için bu çağrı ve sahiplenme yapamaz mıydılar? Tarifsiz başarı ve heyecanları, şehir kimliğine apayrı bir sanatçı dokunuş gibi sporcu koşusu başlatmaz mıydılar?

 Güven SERİN 

 


 

 

 

 

  




Hiç yorum yok: