26 Eylül 2024 Perşembe

KADINLARA UYGULANAN VAHŞETLER HEP VARDI!

 

İNTERNET

            KADINLARIMIZA UYGULANAN VAHŞETLER HEP VARDI!

 (Hep Devam Mı Etmeli? )

     Binlerce kez taşlanan, boğazlanan, parçalara ayırdığımız kadınlarımızın önünde ne yerlere kadar eğilsek, ne de ayaklarının altını öpsek; yetmez… Hangi ırmaklarda yıkansak da arınsak: -Binlerce yıllık günahlarımızdan?

   Günümüzden 1600 yıl önce yaşamış kadın filozof ve düşünce tarihin ilk bilim kadını kabul edilen Hypatia’dan söz etmek istiyorum. Hani öğrencilerine;

 “ Yanlış da olsa, düşünmek hiç düşünmemekten daha iyidir” diyen ve o sözü,1600 yıldır,1600 kez güneşin etrafında dolanan felsefeden söz etmemiz için; düşünme yoluna çıkmaya cesaret etmeliyiz…

   Rastladığım birçok insanın biricik dertlerinden birisi; “ Artık, dolu dolu, doya doya sohbet edeceğimiz insanlar kalmadı” söylemi karşısında şaşırmıyorum. Görüyorum ki, sadece magazin ve kavganın haberleriyle yatıp kalkmanın karşılığı böyle bir kuraklık, böyle bir kısırlık yaratıyor.

  Sadece tarlalar, bahçeler, ovalar kuraklıktan yana zarar görmezler! İnsan denen canlının güncellenmesi için hareket etmesi kaçınılmaz olduğu bilinen bir gerçektir. Hareket denen o muhteşem şey, evrenin en önemli sırlarından birisi değil midir? Hep bedenen, hem ruhen, hem de zihnen hareket etmenin biricik karşılığı; öğrenmek; yani, okumak, dinlemek, gözlemlemek, seyahat etmenin yanında fikirleri diğer fikirlerle buluşturmak…

   Yaşamı boyunca hep korktu. Niçin derseniz; yine erkeklerin egemen olduğu kurumların başında güya adalet dağıtan vahşeti kalbinin köşesinde taşıyan erkeklerin saldırılarından hep korktu…

   Öğrencileriyle sınıfta buluştukları bir gün daha yaşanıyordu. Kendisine aşık olan birçok gencin içinde en baskın olan Orestes’e bir ders vermek istedi. Hypatia’nın öğrencisi olan Orestes, yıllar sonra İskenderiye Valisi olmuştur.

   Oreestes’e verdiği derse gelince; sürekli öğretmeni Hypatia’ya aşkında söz eden Orestes, diğer öğrencilerle birlikte sınıftadır. Hypatia, aklın düşüncenin, zekânın kadını olan öğretmen bu ders için şu yöntemi düşünür ve uygular. Sınıfa getirdiği adet bezini Orestes’e verir ve şu seslenişi yapar;

 “ Senin asıl sevdiğin bu Orestes. Güzelliği güzellik olduğu için sevmiyorsun”

   Hypatia çok sevdiği öğrencisine diğer öğrencilerin yanında verdiği bu ders, zaten anlatmış olduğu derslerin bir parçasıydı. Sevmeyi, sevme biçimlerini iyi anlayamamış, anlamakta ve anlatmakta zorlanan toplumların kadınlarıyla olan savaşları hiç bitmeyeceği belli değil midir?

   Kalbi kırılan öğrencisi Orestes’e ardından şöyle seslenir:

 -        Kalbini benden daha güzel bir şeye ver; müziğe…

   Güzel ve sevme algılarımızın büyük çoğunluğu kırgınlık, nefret ve bazıları vahşetle bitiyorsa; varın siz bunu; Keremlere, Mecnunlara, Ferhatlara, Leylalara, Aslılara, Şirinlere anlatın…

   Hypatia zeki, bilgili, düşünmekten çekinmeyen o güzel kadının öyküsü da kısa sürdü dostlarım. Kilisede okuyucu olan Petrus’un başlattığı öfke, toplanan büyük erkeksi, hoyrat kalabalık, eve dönen Hypatia’yı zor kullanarak Kaisarion adıyla bilinen kiliseye getirdiler. Elbiselerini soyup cam kırıklarıyla bedenini parça parça edip bir kıyıya yığdıktan sonra yaktılar. Yandı, güzelliğin, düşüncenin, zekânın sadece bedeni olan Hypatia…

   Düşünceleri, izleri, onun da öğrencilerine sıklıkla tekrarladığı esas ve kalıcı olan düşüncenin kendisi yanmadı; aklın, bilimin peşinde koşanların ezbere bildiği Hypatia seslenişleri her yerde yankılanıyor;

  “ İnsan, güzelliği bedenlerde bulduğunda bunun peşinde koşmamalıdır; bunların imgeler, izler, gölgeler olduğunu bilmeli ve neyi temsil ediyorlarsa onun peşinde gitmelidir.”

 Güven SERİN 

  


Hiç yorum yok: