27 Mayıs 2024 Pazartesi

OKULUMDAYDIM

 

Kamera Güven

Kamera Güven

Kamera; Güven

Kamera Güven

Kamera; Güven

Kamera Güven

Kamera; Güven

                                 OKULUMDA BİLİM, ŞENLİK ve ŞÖLEN VAR

        ( Tekirdağ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi )

   Söze bir zamanlar neydi buraları, diye başlamayacağım. Hatta günümüzden kırk yıl öteye de uzanmadan, bugünün TÜBİTAK 4006 BİLİM FUARI etkinliklerinden de uzaklaşmadan, geçmiş dediğimiz o zaman parçasından çok az söz edeceğim; o kadar…

  Üç yılımızın geçtiği yerdeyim. Onlarca sınıf arkadaşı, yüzlerce okul arkadaşlarımı ve okulumu görmeyeli, dünya bilmem kaç kez tur attı yıldızının etrafında. Bugün, sindire sindire gezdim okulumu. İlk başlarda ürkerek; birisi:

—Sen de kimsin? Demelerini beklemeden, karşıma çıkan nöbetçi öğrenciye ve iki öğretmene:

—Ben bu okulun öğrencisiydim. Şu tarihte mezun oldum. Sözleri öğretmenlerde heyecan yaratsa da, yorgun, kafası karışık genç öğrencide çok şey yaratmadı. İlk önce okuduğum sınıfı görebilir miyim deyip, izin isteyince genç öğretmen:

—Elbette, sınıf okul senin, gezebilir, görebilirsin, dedikten sonra öğretmenler odası ve Teknik Lise sınıflarının karşısındaki merdivenleri çıktım. Heyecanım, hep o bildik heyecan, zaman kavramının çok ötesinde. Sanki kapıyı açınca, okul arkadaşlarım;

“ Yavuz, Sadullah, Okan, Ahmet, Hüseyin, Tuncer, Fethi, İlker, Kerim, Ferhat ve diğerleri orada olacak. Sandım ki saf sevgiyle bizlere dokunan öğretmenlerden; “ Vildan Hanım, Osman, Ahmet, Şükrü, Zafer, Sadık, Ömer öğretmenlerden birisi “Hoş geldin” diyecek. Sadece anılarımın en taze hissiyatı içinde okulumuz öğrencilerinin kazandığı kupalara kırk yıl önce baktığım gibi baktım. Sınıfımız yenilenmeyle ikiye bölünmüş. Okulumuzun futbol sahası da İl Milli Eğitim’e başka bina yapılacak yer yokmuş gibi; feda edilmiş; o kadar…

  Şimdiki ismi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olan, okulumun bahçesinde yüzlerce öğrencinin o yaşlı çam ağaçlarının altında gezindiği, gezdiğimiz yerde TÜBİTAK 4006 Bilim Fuarı hazırlıkları başlamıştı.

  Öğretmen ve öğrencilerin başarısı önlerindeki masalardaki TÜBİTAK destekli projeleri tanıtmak, anlatmak için bekliyordu. Öğrenciler ve öğretmeler yaptıklarını, ürettiklerini ve başarılarını anlatmak için harika bir heyecan içindeydiler. Yetir ki her bir hünerli çalışmanın olduğu masaya yaklaş ve o soruyu sor:

—Bu projedeki amacınız nedir çocuklar? Öğrenci ve yanlarında duran öğretmenler tek tek yapılan faaliyetlerin amacını anlattı. Teknoloji, zihin, matematik, kimya, sosyoloji ve düş gücüyle ortaya çıkan bir sürü nesne, belki de daha derinlemesine gidilirse; eser…

   Bir bölüm öğrenci atık yağlardan sabun üretmiş. Elime alıp koktum. Mis gibi kokuyordu. Bir grup öğrence ve öğretmeni atıklardan yakıt üretmiş. Çöpe, derelere, denize gidecek olan atık; akıl, bilgi ve emek sayesinde temizleme nesnesine dönüşmüştü.

  Bütün masalarda emek, marifet vardı. En çok dikkatimi çeken iki masa oldu. Birincisi; Oyunla Birleşen Kalpler çalışmasını yapan öğrencilerin ve öğretmenin durduğu masaydı. Diğeri de; Müziği İle Var Oluyorum.

   Birçok insan bilir; müziğin, kokuların etkisini. Soyuttan somuta dönüşen ve insan ruhuyla birlikte zihnini ve belki de iradesini etkileyen sanat dalıyla kokular dünyası…

  Oyunla Birleşen Kalpler çalışmasını yapan öğrencilerin yüzlerine baktığımda güzel tutunuşu, yaptıkları işten doğan üretim ve dokunma samimiyetini gördüm. Öğretmenleri de öyleydi. Tıpkı, Müziğim İle Var Oluyorum çalışmasını çok başarılı bir şekilde yapan öğrence ve öğretmenlerin yüzlerindeki sevinç ve kıvanç gibi…

   Nelere dokunmuştu öğrenci ve öğretmeler? Eskiye uzanmışlardı. Eski oyuncaklara ve oyunlara! Ve insanlara hikâyelerle gitmiş, sokulmuşlardı. Ne doğmuştu, ne çıkmıştı ortaya? Yüzlerinde sabah neşesini gördüğüm iki kız öğrenciye sordum:

—Bu dokunuş, insanların evlerine gidip yaptığınız araştırmalar, sizlerde “Geçmişi de yok saymamak gerekir!” düşüncesine yol açtı mı? Sorusu karşısında iki kız öğrence ve öğretmenleri de:

—Evet, çok farklı duygular hissettik ve yakaladık. Geçmişi, geçmişimizi yok sayamayız, saymamalıyız…

   Müziğimle Var Oluyorum projesi ise, çok daha öte uzanıyor. Özel öğretim öğrencilerini müziğe, müzik aletlerine yaklaştırma ve bu aletlerle notalara, ezgilere dokunma…

   Danışman öğretmen Leyla Rahşan Karavelioğlu ve projede görev alan öğrenciler; Alper Turan, Can Kadıoğlu,Nisanur Kır,Dilay İşgüzar,Arda Tunç,Havva Dinler ve İrem Tombul,eğitim ve öğretimin,inanç ve azimle birleşince ortaya nelerin,hangi sosyal zenginliklerin çıkacağını çok güzel gösterip dinlettiler…

   Emeği geçen kurumları, yöneticileri kutluyorum. Her ne kadar hiçbir anlamı kalmayan kurdele kesme meraklarından kurtulmamış olsalar da, her değerli, yapıcı yönetici bulunduğu şehirde, kasabada çok şey değiştirir; insanı, milletini düşünme kabiliyeti ve inancı kökleşmiş, gelişmişse…

Güven SERİN 

 

 















2 yorum:

Makbule Abalı dedi ki...

Böylesi umut verici çalışmalar insanı mutlu ediyor. İyi haberler duymayı nasıl da özlemişiz.
Ülkemizde yabancı dil bilen ara eleman açığı yıllardır giderilemedi. Tübitak adı pek duyulmaz olmuştu. Oysa bilimsel ve teknik araştırmalara ne çok ihtiyaç var.
Gençlerin gözleri ışıl ışıl. Öğretmenlerinin rehberliğinde mutlu oldukları belli.
Keşke daha çok Teknik Lise açılsa, yeterli kadrolar oluşturulsa, uygulamaya dönük bu tür çalışmalar çoğalsa.
Bu umut veren haberi duyurduğunuz için size ve projeye destek veren, gerçekleşmesini sağlayan, emek veren herkese teşekkürler.
Kutluyor, başarılar diliyoruz.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Umutlar hiç yok olmasın.En küçük damla,üretim,heyecan bile bizleri mutlu eder hale geldi.Yapılan çalışmaları yeterli görmesem de,küçük kıpırtılar,el uzatmalar dahi,yeni şeylerin doğumu için bir rehber,öncü bir çağrı olabilir diye düşünüyorum.Düşünceleriniz,yorumunuz için çok teşekkürler Makbule Öğretmenim...