19 Nisan 2024 Cuma

YİĞİT KEÇİ YAVRUSU

 

İNTERNET

                                        YİĞİT KEÇİ YAVRUSU

  Toplumcu aydınların, insancıl duygularını yitirmeyenlerin yaşadıkları anılar; dünya edebiyatı, edebi yaşam için çok değerlidir. Örneğin Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun Anıların İzinde olan eseri; sanıyorum herkesin kütüphanesinde olması gerekenlerden…

  Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun 1939 yılında üniversite öğrencileriyle birlikte kafile başkanı olarak yapmış olduğu Avrupa yolculuğu; gördükleri, dokundukları ve kayıt altına aldıkları anılar çok farklı toplumsal, tarihsel ve kültürel değere öneme sahipler.

  Ülke ülke ziyaretlerini yaparlarken sıra Almanya ve orada da hayvanat bahçesini ziyarete gelmiş. Kafile olarak yılanların olduğu bölüme gelmişler. Piton yılanının beslenme saatine şahitlik etmişler. Yılanlar beslenmelerini canlı avlarla, hayvanlarla yaptıklarından dolayı o gün piton yılanının beslenmesi için küçük keçi yavrusu yılanın bulunduğu kafese bırakılmış.

   Tüm kafile bu canlı ve ibretsel beslenme olayına şahitlik etmiş. Büyük ve güçlü piton yılanı küçük keçi yavrusunu yemek için her hamlesine keçi yavrusu da kaçarak, zıplayarak karşılık vermiş. Aradan neredeyse yarım saat geçmiş. Küçük keçi yavrusu ölümcül piton yılanının sarılmasına izin vermeyince orada bu olayı izleyen görevliler, kapıyı açıp keçi yavrusunu dışarı çıkarmışlar.

   Keçi yavrusunu dev yılanın bulunduğu kafesten almalarının sebebi ise “Bu keçi yavrusu yaşamayı hak ediyor, ölmeyi değil.” Diyerek, orada bulunanlar, ders niteliğindeki yaşamla ölüm arasındaki bu mücadelenin başrol oyuncusu küçük keçi yavrusuna; “Yiğit keçi yavrusu” diyerek onun yaşama hakkını, şansını yürekleriyle alkışlamışlar…

   Söz sözü acar ya, anı da anıların en kuytu köşelerde saklananların bile kapılarını aralar. Küçüklüğümüzde Süleyman Amcam ve Ahmet Amcalarda da koyun keçi sürüleri vardı. Çocukları mutlu etmeyi sevdikleri için özellikle ikiz doğuran ana keçinin bir yavrusunu gönüllü çocuklara hediye ederlerdi. Biz de çocuk masumiyeti içinde evlerimizde, o zamanlar bol bulunan sütler ile günde üç kez beslediğimiz keçi veya koyun yavruları çok çabuk büyürlerdi.

  Bütün bunlar cılız insan davranışlarıdır. İnsanın insanlık yolculuğu içindeki davasında, insanın insanı yediğini düşünürsek, halen hayvanları yeme birinci derecede protein ihtiyacını karşılama, tat ve tuz olmazsa olmazları içinde kabul ediliyor.

  Fakat insan bir hayvanı besler, onunla bağ kurar, ona isim de verirse, artık aileden birisi olduğu için onu kıyamaz, bir yerde cılız insan yüceliği içinde korur ve kollar…

  Almanya’da hayvanat bahçesindeki dev piton yılanının elinden kurtulan keçi yavrusu ise yaşamı kendi cesur iradesiyle kazandığı gün gibi ortada…

    Mücadele etmenin, pes etmeyerek çareler üretmenin dersleri çok fazla; binlerce, milyonlarca olduğu halde, herkes ders almak, yeni bir şey öğrenmek yerine,”Ders vermek-Had bildirmek” ile meşgul olduğumuz için; harika anıları, öyküleri, romanları, filmleri, tiyatroları; insandan insana akacak olan yaşam iksirlerini görmeden körlük içinde çekip gidiyoruz bu eşsiz gezegenden…

 Güven SERİN 

 

 

  


Hiç yorum yok: