8 Kasım 2019 Cuma

SEVME BİÇİMLERİ



SEVME BİÇİMLERİ
-----------------------------------------

  Sevmek: “aşk” üzerine kim bilir kaç şiir yazılıp beste yapılıp şarkılar söylendi! Ucu bucağı olmadığını düşünüyorum…


    Edebi bir eserde şu sözcükleri okudum: ” Seni seviyorum.”, “ Diğer varlığa, kendisini açması için şefkatli ve korkunç bir rica. Kabul edilmek rica, kendi benliğinin şefkatli ve korkunç sunumu!”

   Gel de allak bullak olma! Sınırları zorlayan, bildik övgüleri, anlı şanlı sözleri yerle bir eden bir düşünce… Nasıl yorumlayacağız? Altından nasıl kalkacağız? Herkesin tutunduğu bir “SEVME BİÇİMİ” varken; hangi sözcüklerle nazikçe bu felsefeyi alt edeceğiz? Yoksa “Doğruluk payı vardır” düşüncesi üzerinde de biraz eşelenme zamanı geldi mi?

   Tamamlanmamış sevgilerin destansı güzelliği kadar kulağa hoş gelen sevme biçimleri yoktur. Kerem ile Aslı'nın, Tahir ile Zühre'nin, Ferhat ile Şirin’in; birbiriyle kavga etmek gibi lüksleri yoktu. Çünkü hiçbir zaman bir arada olmadılar. Olamadılar… Dokunup koklayamadığı sevdanın büyüsü; destansı bir esere dönüşüyor. Edebi dünya, çekilen eziyetin karşılığı olarak bu tür sevgi ve sevme biçimlerini koruma altına alıyor.

  Her türlü sevgi sözcüğünü; oyuncu kabiliyeti içinde gösteren, sevgi üzerine inanılmaz eğlenceli zamanlar geçiren sevgililere ne demeli? Ayrılınca, bir başka bedene ait olacağını düşündükleri diğer bedene yapmadıklarını bırakmazlar! Bu nasıl bir sevme biçimidir? Diye sorgulamak; ancak sınırları zorlayan uygar dünyanın işi olmalı!

  İnsanın sosyolojik yolculuğu yüzyıllardır beklemiş olmanın can sıkıntısı nedeniyle çok hızlı değişime zorlanıyor. Çılgınlar gibi sevme, tüketim biçimleri yan yana… Peki, ama bu iş süratlen-dikçe saf ve sade olana nasıl dokunacağız? Karşılığını almayacağını bile bile seven insanların sevme biçimlerini nereye koyacağız?

  Saf olan sevgi dedim de; sanırım epey süzülme gerektiriyor. Yeraltı sularının damıtılmış hali gibi; bir sürü katmandan geçmesi gerekiyor. Bir belgeselde eşi, paraşüt sporu yaparken ölmüş bir kadına yer veriliyor. Eşinin bu riskli spora karşı olan ilgisine saygı duyduğu için izin verdiğini. İzin vermeseydi her anının mutsuz geçeceğini, düşündüğü için,”Sevdiği işi yaparken öldü”; kabullenişi o kadar duru ki, insanın içi yerinden oynuyor.

  Okuduğum edebi eserde sevme üzerine söylenen son sözcükler şöyle devam ediyor; “ Seni seviyorum. Geçmişin köleliği ile geleceğin köleliği arasındaki özgürlük ânı.” Gel de bu işe anlam yükle. Anlamaya çalış…

   Dış dünyayı, sınırları zorlayan edebi, felsefi ve pratik dünyayı görüp tanıdıkça ne çok şey var; bize dair… Kendi yabancılığımızın, yabanıl bir hayvandan farklı olmadığımızın köhnemiş hali çıkıyor ortaya; usul usul…

 Güven Serin 


4 yorum:

Arzu sarıyer dedi ki...

Tebrik ediyorum Güven; onca sene sevgi üzerine ne okuduysam yazın üzerlerine tahtını kurdu.Saf sevgi ne kadar az, o kadar değerli... Teşekkürler.

GÜVEN SERİN dedi ki...



Teşekkürler Arzu Öğretmenim;çok sağ olasın...

Beyaz Yakalı dedi ki...

Her sevginin kendi çizdiği bir hikayesi var. Çok güzel bir yazıydı, yüreğinize sağlık.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkürler Beyaz Yakalı;Öykülerimiz çok;hepsi insana dair...