6 Eylül 2019 Cuma

ERKEK ERKEĞE KONUŞALIM



İNTERNET

  ERKEK ERKEĞE KONUŞALIM
--------------------------------------------------


   Kavgaların, rest çekmelerin, öfke ve bedel ödetme istekleri olan ilkel duyguların ürünü olan bir sürü sözcük; “Erkek erkeğe konuşalım!” Dünya almış başını; 4,5 Milyar yıldan bu yana gidiyor. Evren genişlemesine devam ediyor. Yıldızlar ölürken, başka yıldızlar doğuyor. İklim şartları bir kez daha sınamak istiyor dünya üzerindeki canlıları. Bilinen ve görünen şekilde; en büyük suçlu: İNSAN…

   En hakiki kapitalist düşmanı uçağa en önce biniyor. En pahalı telefonu almayı; “Kaçınılmaz” bir gereksinme olarak görüyor.

   Bir baba küçük çocuğunun karşısına çıkmış; “ Gel, senle erkek erkeğe konuşalım” diye sürekli zırıldı çıkartan çocuğu ikna etmek ve erkek erkeğe konuşmanın ayrıcalıklı olduğunu anlatmaya çalışıyor. Hâlbuki genç anne de yanlarında. Bu sözcüğe, babanın oğlunu ikna ediş biçimine aldırış bile etmiyor. Belki de onun da işine geliyor; erkek erkeğe konuşma biçimleri… Kadın olarak kalmanın, kadın içtenliğinin saf ve duru biçiminin bozulmasını istemiyor…

  Bir şarkı yayılıyor havaya; temposu çok yüksek. Anlattığı hikâyesi var;

 “ Bana dün haber göndermişsin/Gelsin yüzleşsin demişsin/Geldik işte tek başına delikanlı gibi/İyi bilirim ben bu oyunu/Hem başı belli hem sonu/Konuşalım şimdi delikanlı gibi”

    Kabalığın kol gezdiği ülkelerin gençleri; özellikle iyi eğitim sahibi zeki çocuklar ilk fırsatta uygar dünyaya kaçıyor. Kas gücünün öne çıkmadığı, akıl değerlerinin sahiplenildiği yeni yeşerecek tohumların, buluşların, düşlerin gezegenine…

  Bir baba, oğlunun omuzlarından tutmuş hafifçe sarsıyor. Onu kendine getiriyor. Kendince daha bir erkek olması için; “Babanın oğlusun sen” Babanın oğlu, ayrıcalıklı bir rütbe biçimi olmalı…

  Sözcüklerimiz yenilenmeyi bekleyen viran yapılara dönmüş durumda. Biraz ilerisini, biraz gerisini sorgulamaya kalksak; “Benim aklım bu kadarına eriyor arkadaş” demenin hazır cevaplığı hemen yanı başımızda…

   Derli toplu yaşayan bir sürü insan tanıdım. Hepsinin kadını erkeğinin yanında; ya da kadının yanında erkeği… Bir amacın iradesiyle tutunmuşlar yaşamın bol seçenekli hallerine. Köyde, kasabada, kentte; her yerde, birlikteliğin samimi ve adil olanı kazanıyor… Bakmayın siz, saman alevi gibi parlayan zenginliklere. İkinci kuşağa gelemeden, ne büyük facialara gebedir onlar…

   Köy Enstitülerinin yüceliği buradan gelir; aklın ilimle buluşması yetmezmiş gibi; köy insanı; kadın ve erkeği; itilmişlikten kurtarılıp insan olduklarını anlama becerilerini, özgürlüklerini fark etmeleri sağlanmıştır.

 
 Güven Serin 
 

  



10 yorum:

Dönüşü Olmayan Orman dedi ki...

Baba ve anne olmanın tıpkı araç ehliyeti olmalı. Önüne gelen kolay yapılıyor diye çocuk sahibi olmamalı.

Onun yavrusu olmanın önemi yok, baba şahsı *kendini önemlileştirme* çabasında olduğu için bu tarz tuhaflıklar dikkatinizi çekiyor olabilir.

Kaba saba, iletişim dilini bilmeyen topluma doğru son sürat gidiyoruz. Huzur ve güven yoksa gidilmeli. Uzay, DNA, RNA, Sanat ve yaşamın dönüşümü konuşulurken, babasının danası, anasının oğluşu gibi sınırlı söylemlere boğulmuş detayları görmek, yaşamak rahatsızlık verici.

Zeugma dedi ki...

İşin başı her zamanki gibi eğştim. Kadın - erkek eşitliği konusu ailede başlamalı, özümsenmeli. Devamının eğitim hayatında ve sosyal yaşamda sürdürülülebilir olması şartıyla. Halk en çok TV ile haşır neşir Konuyla ilgili eğitim programlarına sıkça yer verilmeli. Toplum sağlığı için bu şart ama nerdee! Kemikleşmiş gelenek ve görenekler hepsinde ön planda. Tıpkı sizin örneklendirmelerinizde yer verdiğiniz gibi. Köy enstitüleri örneği ise bu toplumun en büyük kaybı ve ayıbı. Önemli bir konuya oarmak basmışsınız. Teşekkürler Güven Bey...

GÜVEN SERİN dedi ki...



Kesinlikle "işin başı eğitim" Zeugma;bir milletin kaderini değiştirecek değişim 15 yıl (Cumhuriyet'in ilk yılları)olabiliyorsa,otuz kırk yıl olunca neler olabilir;matematiğin yardımıyla pekala görmek mümkün...Teşekkürler...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkürler Dönüşü Olmayan Yol;kayıp uygarlıklar gibi,karşılığı olmayan nice gelenek görenek adıl altında yükü taşımaya çalışıyoruz.

Makbule Abalı dedi ki...

Günümüz değerlerini çok ilgilendiren, birkaç kez okunup duüşünülmesi gereken bir yazı. Ta çocukluktan erkek çocukların egoları şişirilip sahte kahramanlar yaratılıyor. Kendinden başkasını düşünmeyen, bencil , çıkarcı , güç gösterisine önem veren pırıltılı kişilikler...
esenlıkler diliyorum.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Çok haklısın Makbule Öğretmenim;içi boş kas yığınları;ne kadar zengin,güçlü olursak olalım,aklın,nezaketin zaferi hep erdemlidir...

GeCe (Gkhn) dedi ki...

Araç sahibi nüfusun birçoğunun arabasında "Haydar"la gezen bir toplumuz. Kaba kuvvetin güç gösterisine dönüşmesi kaçınılmaz oluyor maalesef. Herşeyin başı eğitim!!!

GÜVEN SERİN dedi ki...


Büyük kayıp,en değerli yaşam hakkının tekrarlanan hatalara kurban gitmesi.Teşekkürler GeCe..

deeptone dedi ki...

ay delikanlı var mı bizim ülkede daha herkes üçkağıtçı olmuş yiaa :) köy enstitüleri okumduydum hikayesini, tonguç :)

GÜVEN SERİN dedi ki...


Tonguç ve Yücel;değerli izler,tohumlar ve saf felsefeler bıraktılar geriye;hepsi insana dair...