19 Eylül 2019 Perşembe

ÇALIN UYARI ÇANLARINI!





   ÇALIN UYARI ÇANLARINI!

   Kim bilir kaç yüzyıldır sesleniyor sanatçılar, filozoflar insanın azgın gidişatına, bitip tükenmez vahşi gururuna boyun eğişine. Doğayı ağır ağır tüketen insan, kendini yenilerken, yeniden var ederken de zalimliği, unutkanlığı davam ediyor.

   Tabiat ses veriyor; eriyen buzulları, yakıcı güneşiyle… Mülteciler, kadim vatanlarını bırakıp da gözlerini bile kırpmadan gecenin karanlığına bürünmüş sulara giriyorlar. Nasılsa geride ölüm kol geziyor! Karşıya; Avrupa Kıtasına geçerlerse kölelik de olsa, yaşam var ;çoluk çocuğa…

  Mülteciler kendi topraklarına girmesinler diye gökleri bile şaşırtacak hesap kitaplar yapılıyor. Kimi ülkesine kocaman duvarlar örüyor. Kimileri ise pazarlık masasında “Kaç para” vereceklerini hesaplıyorlar.

  “Çalın Uyarı Çanlarını” Çalın… Sonsuza kadar çalınsa, bu kaderin zavallı gerçek yüzü hep yüzümüze haykıracak; “ İyi kötüdür, kötü de iyi!” Sanki Şekspir; sanki tüm zamanların çan çalısızı, kulak çekicisi…

   İç huzuru yerle bir olmuş Kral Macbbeth kaderinden kaçamayacağını biliyor. Kader bu ya; üç cadı kadın onun kafasını karıştırıyor.

  Birinci kadın; “ Aslan gibi yürekli ve gururlu ol” derken, ikinci kadın; “ Macbeth, asla mağlup edilemeyecek. Büyük Birnam Ormanı kalkıp yürümedikçe, Dunsinane Tepesi’ne savaşmak için seninle.” Üçüncüsü ise; “ Kadından doğmuş hiçbir insan evladı zarar veremez Macbeth’e”

   “Kargaşa kendi şaheserini yarattı. Sözcükleriyle, akıl sınırlarını tespit okyanusu kıyıcığına getiren felsefe ve sanat; hep haykırdı, hep saf, zarif uyarılarını yaptı. Kana bulanmış gurur, krallığa aç olan yarı tanrı yaradılışlı insan; zaferden zafere koştu durdu…

   “ Kalkın! Kalkın! Uyanın gaflet uykusundan!” Ne hoş bir geçit töreni; bilmemek, öğrenmemek neden? Saf bir boyun eğiş, kaba bir nefret ile devam ettirilen acınası ve imrenilecek ömürler…

Güven Serin 

8 yorum:

Beyda'nın Kitaplığı dedi ki...

Zamanında filozaflar dinlenmiş olsaydı, şimdi bazı durumlar çok farklı olurdu. Tıpkı eskiden büyüklerimizin sözlerine kula vermediğimiz gibi.

GÜVEN SERİN dedi ki...



Haklısın Beyda;bir sürü kayıp ve duygusuz anlar;irade ve duygular ise yaşam için çırpınıyor...Biraz eğitim,biraz deneyim ve düşünce;tadı doyulmaz bir dünya zamanı...

deeptone dedi ki...

yapacak bişi yok işte hayat böyle gidiyoooo :)

GÜVEN SERİN dedi ki...


İvitttt:)) Belki de çok şey yapılır,belki de akan suyun akışına karşı koymamak,gidebildiği yere kadar gitmek gerekir;sınırsız seçenekler var canlılar adına...

istanbulacilelektrikcisi dedi ki...

mültecileri istemeyen hiçkimse, bir gün mülteci olabileceği riskinin bulunduğunu bilmiyor.

burcu dedi ki...

birilerinin söylemesi ve uyarmasıyla adımımız havadayken durup geriye doğru adımlasaydık keşke. böyle olmuyor işte yaşamadan anlamıyoruz. kendimize çektirdiğimiz acılar gibi gezegeni de acıtıyoruz her şey için geç olana kadar da durmayacağız.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Evet,insan kaybetmeye yazgılı bir canlı.Tatmini sınırsızlığa gebe;durulması belki de onun sonunun geleceği gün olacak...Teşekkürler Burcu..

GÜVEN SERİN dedi ki...

İstanbulacilelektirikçisi,aslında herkes mülteci;sadece bir sahiplenme,yerli olmanın keyfine alışmış olma gösterileri...Vahşi hayat gibi,edindiğini kaybetmemek adına her türlü önlemi almaya kalkıyor.Kimi yerde duvarlar örüyor,kimi yerde paralar öneriyor...Halbuki,hiçbirinin özünde üst insanın insanlığı yok...Her daim şartlı bir mazaretler sunumu..Ya sen,ya ben aynı duruma düşsek;kim bilir ne asil dilenme kültürleri yaratırız....Teşekkürler...