ÇALIN UYARI ÇANLARINI!
Kim bilir kaç
yüzyıldır sesleniyor sanatçılar, filozoflar insanın azgın gidişatına, bitip
tükenmez vahşi gururuna boyun eğişine. Doğayı ağır ağır tüketen insan, kendini
yenilerken, yeniden var ederken de zalimliği, unutkanlığı davam ediyor.
Tabiat ses veriyor;
eriyen buzulları, yakıcı güneşiyle… Mülteciler, kadim vatanlarını bırakıp da
gözlerini bile kırpmadan gecenin karanlığına bürünmüş sulara giriyorlar.
Nasılsa geride ölüm kol geziyor! Karşıya; Avrupa Kıtasına geçerlerse kölelik de
olsa, yaşam var ;çoluk çocuğa…
Mülteciler kendi
topraklarına girmesinler diye gökleri bile şaşırtacak hesap kitaplar yapılıyor.
Kimi ülkesine kocaman duvarlar örüyor. Kimileri ise pazarlık masasında “Kaç para” vereceklerini hesaplıyorlar.
“Çalın Uyarı Çanlarını” Çalın… Sonsuza kadar çalınsa, bu kaderin
zavallı gerçek yüzü hep yüzümüze haykıracak; “ İyi kötüdür, kötü de iyi!” Sanki Şekspir; sanki tüm zamanların
çan çalısızı, kulak çekicisi…
İç huzuru yerle bir
olmuş Kral Macbbeth kaderinden kaçamayacağını biliyor. Kader bu ya; üç cadı
kadın onun kafasını karıştırıyor.
Birinci kadın; “
Aslan gibi yürekli ve gururlu ol” derken, ikinci kadın; “ Macbeth, asla mağlup
edilemeyecek. Büyük Birnam Ormanı kalkıp yürümedikçe, Dunsinane Tepesi’ne
savaşmak için seninle.” Üçüncüsü ise; “ Kadından doğmuş hiçbir insan evladı
zarar veremez Macbeth’e”
“Kargaşa kendi
şaheserini yarattı.” Sözcükleriyle, akıl sınırlarını tespit okyanusu kıyıcığına
getiren felsefe ve sanat; hep haykırdı, hep saf, zarif uyarılarını yaptı. Kana
bulanmış gurur, krallığa aç olan yarı tanrı yaradılışlı insan; zaferden zafere
koştu durdu…
“ Kalkın! Kalkın!
Uyanın gaflet uykusundan!” Ne hoş bir geçit töreni; bilmemek, öğrenmemek neden?
Saf bir boyun eğiş, kaba bir nefret ile devam ettirilen acınası ve imrenilecek
ömürler…
Güven Serin
8 yorum:
Zamanında filozaflar dinlenmiş olsaydı, şimdi bazı durumlar çok farklı olurdu. Tıpkı eskiden büyüklerimizin sözlerine kula vermediğimiz gibi.
Haklısın Beyda;bir sürü kayıp ve duygusuz anlar;irade ve duygular ise yaşam için çırpınıyor...Biraz eğitim,biraz deneyim ve düşünce;tadı doyulmaz bir dünya zamanı...
yapacak bişi yok işte hayat böyle gidiyoooo :)
İvitttt:)) Belki de çok şey yapılır,belki de akan suyun akışına karşı koymamak,gidebildiği yere kadar gitmek gerekir;sınırsız seçenekler var canlılar adına...
mültecileri istemeyen hiçkimse, bir gün mülteci olabileceği riskinin bulunduğunu bilmiyor.
birilerinin söylemesi ve uyarmasıyla adımımız havadayken durup geriye doğru adımlasaydık keşke. böyle olmuyor işte yaşamadan anlamıyoruz. kendimize çektirdiğimiz acılar gibi gezegeni de acıtıyoruz her şey için geç olana kadar da durmayacağız.
Evet,insan kaybetmeye yazgılı bir canlı.Tatmini sınırsızlığa gebe;durulması belki de onun sonunun geleceği gün olacak...Teşekkürler Burcu..
İstanbulacilelektirikçisi,aslında herkes mülteci;sadece bir sahiplenme,yerli olmanın keyfine alışmış olma gösterileri...Vahşi hayat gibi,edindiğini kaybetmemek adına her türlü önlemi almaya kalkıyor.Kimi yerde duvarlar örüyor,kimi yerde paralar öneriyor...Halbuki,hiçbirinin özünde üst insanın insanlığı yok...Her daim şartlı bir mazaretler sunumu..Ya sen,ya ben aynı duruma düşsek;kim bilir ne asil dilenme kültürleri yaratırız....Teşekkürler...
Yorum Gönder