25 Temmuz 2019 Perşembe

SURİYELİ AİLENİN HUZURU


Kamera; Güven

ALIN YAZISI
Velıslav MINEKOV





                                    SURİYELİ AİLENİN HUZURU



   Sahilin Yelken Kulüp kısmında bulunan meşe ağaçlarının altında belediyemizin koymuş olduğu bankların altında insanlar oturuyor. Sıcak yaz güneşinin yakıcılığından korunmak için çok güzel dinlenme alanı yaratılmış.

   Boş olan banklardan birisine İlyas Beyle birlikte bizde oturduk. Her zaman yaptığımız şeyi; Yelken Kulübe gitmeyi bir kenara bırakıp bank kültürünü yerinde görmek, yaşamak adına, beş on dakikalığına oturduğumuz yerden ancak iki saat sonra kalkabildik.

  Sıcaktı sıcak olmasına; bunaltıcı sıcağın cinsinden. Meşelerin sık dalları, kuzey esintisinin rahatlatıcı kurtarıcı esintisiyle tek vücut olmuş gibi; koyu bir serinlik, rahatlık hükmü sürüyordu.

   Bir yerde insanlar olursa, istikrarlı bir şekilde toplanırsa o yerde, doğanın çağrılarını duyan, kuşların, böceklerin; kısacası yaşamın şekillenmesi gibi kendi şekillenmesini yaratır. Yolun kaşı tarafında bulunan çaycı da bu şekillenme içerisinde, yoğun trafiğin olduğu bu bölgede büyük fedakârlık yaparak, karşıdan sahile çay, su, soda; her türlü içecek taşıyor. Çünkü burada, meşelerin gölgeleri altında insanlar oturmayı, denizi, etrafı seyretmeyi seviyorlar.

  Banklara oturanlar kolay kolay kalmıyor. Biraz ötedeki bunaltıcı sıcak yerine serin, dingin ve az ötede denizin olduğu bu yer tam HALK işi bir yer olmuş. Hâlbuki bu tür ağaçlandırma caddenin ortasına ekilecek çınarların bir kısmı buraya kadar ekilmiş olsa; yüzlerce ağacın altında yüzlerce bank ve binlerce insan; aynı bizim tattığımız meşenin koyu gölgesinin huzurunu tadabilir, çok az zahmetle, bedavaya ruhuna, bedenine katkı sağlayabilirler.

   İnsan merkezli yönetim anlayışı henüz doğmadı. Biraz kıpırdıyor o kadar. O birazı bile çok bulan yöneticiler, yapılanı bir türlü takip etmeme hastalığına kapılmışlar. Hâlbuki Tekirdağ insanının gönlünü kazanmak; bir bank, bir çay, bir merhaba ile olacak ucuzlukta…

  Banktan etrafı, denizi, gelen geçenleri seyrederken Suriyeli bir aile, küçük kız çocuklarıyla birlikte göründü. Baba, elinde akıllı telefonu kıvırcık saçlı küçük, hatta minik kızının videosunu çekmekteydi. Genç annenin yüzündeki gülüş, her şeye değer bir analık onuruydu. Yavrusunu güvende hisseden her canlının göstereceği o yüksek güdüler, Suriyeli annenin yüzünde de vardı.

  Canlarını zar zor kurtarıp ülkemize sığınmış insanların umutları, vatan hudutlarının dışında, her yerde olabilir. Onlar da en batıya; Tekirdağ’a sığınmışlar. Belki de insan yaşamlarına, farklı kültürlere en uygun olan şehirlerden birisi olan bizim kentimize.

  Onur duydum. Suriyeli ailenin, kıvırcık saçlı minik bebeklerinin düşe kalka yürümesine bakarak duydukları o onurdan… Güvenilmek ne büyük şey… Türk insanını, Türklüğü sevip, içtenlikle benimsememin en önemli etkisidir; sana sığınanlara vicdanını, merhametini, kalbini aç, inancı…

  Suriyeli aile, en az bizler kadar güvende, kıvırcık saçlı küçük kızlarının sahilde yürümesini izleme huzuru içindeydiler. Parlak giysisiyle karanlık kaçışı, kendi zıtlığıyla neşeye, yaşama, umuda dönüştürmüş minik kız, siyah kıvırcık saçlarına yakışan buğday tenli bebek, sıcak güneşten daha sıcak ve içten ışıklar yayıyordu.

  Suriyeli aile ağır ağır sahilin doğu yönüne ilerliyordu. Onların gittiği yönde; yaklaşık iki yüz metre ileride Bulgar heykeltıraşın yaptığı bir heykel var. İsmi “Alın Yazısı” Vatanlarını terk etme zorunda olan mültecilerin trajik sonlarına, onların alın yazılarına adanmış bir heykel…

  Bir mermer kayık ve içinde Dante’nin ruhlar âleminde görmüş olduğu cansız bedenlere benzeyen YİTİK bedenler duruyor. Şehrimizin insanının, kendine sığınan insanlara açmış olduğu kucağı ve aralıksız yaşanan trajedileri anlayıp onlar adına bir parça acıyı anlatan en güzel çalışmalardan birisidir; Alın Yazısı Eseri…


   Suriyeli aile güvendi oluşlarının huzuru içinde, bu anıtın ne için, kimin için yapıldığını beklide hiçbir zaman sorgulamak istemeyecekler. Yaşam yarışına, unutarak, görmeyerek, duymayarak, o huzurun, umudun dinginliği içinde, sahilin güneşli gününde,yürüyüp gittiler. 


Güven Serin 





2 yorum:

deeptone dedi ki...

hayat işteee renkli ve güzeeel :)

GÜVEN SERİN dedi ki...



Her rengi var bu sahnenin;kalıcı olmayan her an geçmiş olan muhteşem bir akış:))