31 Mayıs 2019 Cuma

ÇİNGENE KADININ HUZURU


Kamera; Güven   Tekirdağ




ÇİNGENE KADININ HUZURU


  Elinde birkaç gül dalı, sahildeki Mutlukent çay bahçesinin çimenlerine uzanmış bir kadın; çingene kadını. Birde çay söylemiş kendine; sanki içtikçe bardaktaki çay yeniden doluyor. Bir çayın bu kadar güzel içilmesine ilk kez tanıklık ettim.

  Belli ki çok dolaşmış; birkaç dal gül satacağım diye. Artık, müşterileri; genç kız ve erkekler eskisi gibi utangaç, mahcup değil. Uzatılan bir gülü, yirmi yıl önce bir erkek, vazifeymiş gibi alırdı. Cebinde para olsun, olmasın, çingene kadının uzattığı bir gül çok az geri çevrilirdi.

  Çingene kadın-çiçekçi kadın yüzünü denize doğru vermiş. Arkası bize dönük! Çiçekli bir don diktirmiş kendine. İçinde pembeleri, beyazları olan! Çingenelerin en sevdiği renklerden! Siyah bir kazak ve başında da annelerimizin taktığı yazmalardan!

  Yazmanın beyazlığı, pembeliği, siyah kazağı ve çiçek desenli donuyla bütünleşmiş gibiydi. Asıl olan şey; çingene kadın, günün, çimenlerin, denizin; yaşamın ta kendisi olarak, yaşamın keşfini bir şölene çevirmişti.

  Kendi aralarında toplanmış, beş kadın akşam eve dönüş saati nedeniyle masalarından kalktıktan sonra çingene kadının yanından geçerken, ona özenerek, ne kadar güzel yaptığını, buranın tadını onun çıkarttığının övgüleri.

  Çingene kadın;” Sizi kim engelliyor?” dediğinde, iyi giyimli kadınlarımız tebessüm ederek uzaklaştılar. Birbirimize benzeyen insanlar haline geldik. Özgün yaşamlardan, sohbetlerden çok uzak...

  Ya çingene kadın? Yaşamın ta kendisi; yorgunsa, hemen oracığa mesken tutan, sahiplenen, davasını doğanın akışı gibi gören insan; insanlar…

  Çayını her yudumladığında özendim, özendim, özendim. Tıpkı, Leyla Şahin’in Ay Toplayan Kızlar şiirinde ki gibi;

“Sizden önce yoktu hiçbir şey, sizden sonra da olmayacak.
Topraktan öncesiniz, ağaçtan önce
Sizden sonra kirazlar çiçek açmayacak

Üstü üste üç kez çalıyor Aya Triada’nın çanı
Avniye Hanım! Avniye Hanım! Avniye Hanım!

  Çingene kadın, her yudumu, üç kez üst üste yapıyorken, çayın hiç bitmemesini, orada oturduğu sürece onu izlemenin iç huzurunu; bende her yudumda üçer kez içime çekerek yudumladım; özgün yaşamların, insana layık bir güzelli, estetik katışını.


 Güven Serin 

6 yorum:

Zeugma dedi ki...


Romanlar "Bugün kazandığını bugün yerler" diye bilinir hani. Dünya umurlarında değildir, gamsızdırlar:) An'ı yaşayarak hayattan olabildiğince keyif almaya bakıyorlar (Carpe Diem). Yazdıklarınız da en güzel örneği:)
Eskisi gibi gül satamamalarının nedeni sosyal medya bana göre. Çeşit çeşit gif'ler, vb. Romantizm finish:D
Gülümsettiniz, sağ olun:)

GÜVEN SERİN dedi ki...



Kültürlerin farkları,hele bugünün dünyasında çingenelerin samimi yaşam görüntüleri bizlere iyi geliyor;hem de çok çok iyi:)) Bende onun çayını içerken almış olduğu lezzetten,çimenlerin üzerine sere serpe oturmuş olmasından dolayı gülümsedim;filozofun dediği gibi;insanca,pek insanca:))

Beyaz Yakalı dedi ki...

Ben de iyi giyimli kadınlar gibi özendim ona. Tüm içtenliği ve samimiyetine.

GÜVEN SERİN dedi ki...



Teşekkürler Beyaz Yakalı,özgün yaşam,hangi rütbede,derecede olursa olsun,galip geliyor yapay dünyanın tüm özentilerine;içtenliğin zaferi:))

deeptone dedi ki...

oh hayat da ona güzeeel :)

GÜVEN SERİN dedi ki...

Kesinlikle:)) Doğayı taklit etme yetenekleri çok güçlü:)) Bizlerin sonsuz kaygıları,doğallıktan çok öte zorluyor biz insancıkları.))