16 Şubat 2019 Cumartesi

KEPİRTEPELİ BİR ÖĞRETMEN;AZİZ ATEŞ


Kamera; Güven -Tekirdağ




Kamera; Güven 



Kamera; Güven
Ayvalık Ekbir Tesisleri




İzmir Diyarı



Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi



İlmik ilmik yaşam kokan;
o kıyıdan diğerine vuran duygular;
kendi kendisini törpülemek ne zor şey;
insanın kendisini...


"Öyle bir yerdeyim ki;öyle bir yerdeyim ki;
bir yanım maviyosun dalgalanır sularda." 


Kamera; Güven AGORA-İZMİR

"Dostum dostum;güzel dostum;
bunu beter çizgidir bu;bu ne çıldırtan
denge..." 




 KEPİRTEPELİ BİR ÖĞRETMEN; AZİZ ATEŞ!
-------------------------------------------------------------

  Anılarımız, hatıralarımız belki de daha bir insan olmamız yolunda en iyi rehber görevi yapmaktalar. Bir haber okumuştum yakın zaman önce; iyi anılara sahip olanların, moralleri çok daha iyi olduğu üzerine.

 İyi anı fikrinden tam olarak ne kastediliyor bilmem! Anladığım şey; eğlenceli hayatı olan insanların daha verimli olduğudur. Yakın çevremde başarılı, mutlu olan insanlar biliyorum. Kaybedişlerden daha fala kazanmalar; aklın ve duyguların hassas dengesi, o muazzam yaşam terazisinde dengeye ulaşıyorsa sorun yoktur.

  Aziz Öğretmen deyince, ne çok türkü, fıkra geliyor akla! Türkülerin, sanat müziklerinin hikâyesini bilmek ondaki o büyük duygu selini tetikleyen mavi gözlerini puslu hale getirmek demekti…

 Bir yola; yolculuğa çıkmıştık 3 Haziran 2009 günü. Tekirdağ’dan İzmir’e, Alaçatı, Çeşme’ye doğru. İzmir’de Konak Öğretmen Evinde arkadaşım Ali Boylu ile birlikte bir akşam yemeğinde; sözden söze yelken açmıştık.

 Onun zorlamasıyla otobüsün bir ve iki numaralı koltuklarına bilet almıştık. En önde oturmasını, ovalara, dağlara; kırlara bakınmasını seviyordu. Belki de Karabezirgan Köyü, oradaki özgür kuzey esintisi, kırlarla iç içe Kepirtepe’de ki öğretmenlik eğitimi; zanaat ve sanata yakınlık onu duyarlı, bol hissiyatlı yapmıştı.

  Kıyıdan kıyıya vuruyordu Kepirtepeli Aziz Ateş’in sevinci. Bacadan bacalara tüten bir odun ateşiydi… Kıvılcımları çok netti. Sert görünüşü, duyarlılığı diğer insanlara karşı bir duvar örgüsü yapmıştı. Biraz zahmete girmek gerekliydi; onun duvarlarından içeri girmek için. O bunu seviyordu; Kepirtepeli olmanın zahmetli yolculuğu sonunda marifetli bir insan olmak…

 Zordu zor olmasına; bir kâşif olana izin verirdi buzdağının altında kalan o engin tarafını görecek olana. Bazen bir çocuğun onu ikna edeceği kadar şefkat yeterli; kilidi olmayan bir kapının hemen ardındaydı.

 Ayvalık yakınlarında otobüsün verdiği mola yerinde; yeşilin, bol doğanın içinde olmak, orada öğle yemeği onu fazlasıyla mutlu etmişti.

 Anıların yaşama katkısı üç boyutlu düşünceden geçiyor. Geçmişi yok etmeden, güne taşımak; yarını bilerek; o kadar özel bir an ki; sadece yaşanarak anlaşılır. Yazın hayatının, edebiyatla olan birlikteliğimin en büyük katkısı bu olmuştur; üç boyutlu yaşamın içinde yeşermek, yol almak…

 3 Haziran 2009 yolculuğumuzu anma, hatırlama ve geçtiğimiz yerlerin izlerine bakma anı; 1 Şubat 2019’a denk geldi. İzmir’de katılacağım birkaç etkinlik arkadaşım Ali Boylu’nun da yaşadığı şehre bir kez daha o büyük İzmir-Ege heyecanıyla gittim.

 Neredeyse; Aziz Öğretmenle birlikte ayak bastığımız, dokunup birlikte duygulanıp türküler, fıkralarla iç geçirdiğimiz mekânlara uğradım;

  Ayvalık Ekbir Tesisleri yemek ve dinlenme alanı; ahşap masalar… Kazların, tavukların yaşadığı büyük bahçe… Taş çeşme; Agora Antik Kenti; Smyrna’nın yüzyıllardır akan çeşmesi; Kemeraltı, Alsancak; Konak…

  Anılara dokunmak; korkmadan, bütün insani duyulardan sıyrılmış olarak; ağırlıksız bir ortamda; kısa insan ömrü, ölümlü olan canlının, ölümsüz düşleri adına çok büyük bir zenginlik.

 Aziz Ateş bu şehirden ayrılalı; yani kanser illetinin onu aramızdan alması neredeyse bir yıl oldu. Karabezirgan Köyü muhacir mezarlığı onun manevi evi… Babasının, annesinin hemen yanıbaşı; büyük bir sükûnet içinde, çam ve kır kokularının her daim kuzey rüzgârıyla buluşup kavuştuğu köy mezarlığı…

 O,Kepirtepeli bir öğretmendi. Hâlâ öyle… Şiire, türkülere, fıkralara ve güzel olan her şeye… O,felsefeye büyük saygı duyardı; babasından, dedesinden büyüklere duyulacak saygının en üste oturması, tutulması gerektiğine inanmış bir Kepirtepeli öğretmen…

 Çocukları olan öğrencilerine Ahmet Muhip Dranas’ın şiiriyle göbekten bağlıydı. Birbirleriyle şiir tadında konuşurlardı;

Aziz öğretmen; “ Yeşil pencerenden bir gül at bana/Işıklarla dolsun kalbimin içi” derdi; sözü öğrencileri alırdı; “ Geldim işte mevsim gibi kapına/Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ”

 Tam da şairin hissiyatı vardı bu yolculuğumda. 23 yıllık birlikteliğin sağlam dostunu uğurlamıştım 17 Şubat’ın 2018 tarihini gösteren soğuk bir gününde. Gün, Aziz Öğretmen gibi sağlamdı; poyraza aitti; yani kuzey rüzgârına; yanık sesli sanatçının arınmış sesi teselli edebilir bizi…

 Aziz Öğretmen, poyrazın çocuğu gibi sert görünse de; onda, bütün yönlerin rüzgâr akımları vardı. Bütün şairlerin, türkü ve şarkıların hikâyelerine kapılan mavi derinliğe uzanan gözleri gibi…

 Onunla yapmış olduğumuz yolculuğu kısmen aynı izleri takip ederek tekrarlasam da, dostluğun kültürel, sosyal ve edebi yaşama katkılarını bilmenin ölümlü fakat soluk alan tarafında; bir başka sanatsal etkinliklere katılarak; alkışlara onun da alkışını katarak katıldım.

 Elhamra Sahnesinde Mozart’ın Don Giovanni Operasını, Sahne Tozu Tiyatrosu’nda Kaç Baba Kaç komedi oyununu ve Agora Antik alanını; onun duygularıyla gezip, bir işaret, bir teselli, bir algı denge ve huzuru istedim…

  Agora Antik şehrinde bir anıt, anıtın kaidesine işlenmiş bir yazı var; teşekkür yazısı. O günün ünlü yargıcı Damokharis’e şehir halkının teşekkürü. Yüzyıllar önce deprem yüzünden yıkılan şehrin çık hızlı onarılması Damokharis sayesinde olmuş…

  İnsanın da onarımı; dostları ve anıları sayesinde daha kolay gerçekleşir. Bu yüzden; anılarımıza taşa, mermere oyulmuş antik şehirlerde ileri medeniyetlerde bulunan teşekkür yazıları gibi bakalım! Onlar,”Ey Damokharis’in Smyrna-İzmir şehrini eski haline getirişine teşekkür etmişler; yüzyıllar ötesinden.

 Ben ise 2 Şubat günü; Aziz Öğretmene “ Ey Aziz Öğretmen; Biraz daha insan olmam için bana verdiğin cesarete, alkışa, inanca, sevgiye TEŞEKKÜR ederim.” Diyerek…

 Güven Serin 
 














10 yorum:

SevKoz dedi ki...

önceliklee başınız sağolsun Güven bey, arkadaşınız nur içinde yatsın.. siz de yazının başında demişsiniz ya ; iyi anılara sahip olanların, moralleri çok daha iyi oluyormuş diye, böyle güzel bir arkadaşınızla böyle güzel bir tatil yaparak gezerek ne güzel anılar biriktirmişsiniz. Bu bile moral kaynağı size
Sevgiler

Makbule Abalı dedi ki...

İnsanca, yüce duyguların ne güzel bir anlatımı. Sayenizde bir güzel insanı, Aziz Öğretmen'i çok yönlü özellikleriyle tanıdık. Böyle insanlar hayatımızda hep var olmalı.

GÜVEN SERİN dedi ki...


SevKoz;Teşekkürler;yarın bir yıl geride kalıyor;buna ayrılış demesek de,bir dünyevi dönüşüm programı dahilinde bir ayrılık...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Sevgili Öğretmenim;Birikim,insana,paylaşıma,sosyolojiye dair olunca;zaman denen canavar bile pes ediyor karşısında;edebi kucaklaşma başlıyor esen her kuzey rüzgarında...Teşekkürler...

Arzu sarıyer dedi ki...

Ne güzel güzel anılarla anılmak; Aziz Öğretmen fazlası ile hakeden. Saygı ile anıyorum, mekanı cennet olsun... Yazılarından ben de on yıldır tanıyorum Aziz Öğretmeni; Ganoslar, Feslegen Kokulu Sevdalar, Uçmakdere,Demirköy O'nunla tanıdığım yerler. Ve şimdi İzmir eklendi mekanlı anılara. Teşekkürler Güven muhteşem yazı ile harika anıları yaşattığın için. Selam olsun.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Arzu öğretmenim;sanata,tarihe,sosyolojiye olan sevginiz,edebi hayata,benim yazın hayatıma olan katkılarınız;yeryüzü mantığının ötesine geçmiş durumda;şükranlar,alkışlar sizin,sizler için...Teşekkürler...

deeptone dedi ki...

ay izmirli miydi yanii. kepirtepe neresi ki duymamışem :)

Hamiyet Akan dedi ki...

İyi olmanın verdiği en büyük hazine bu dünyadan ayrıldıktan sonra peşinden böylesine güzel anılmaktır. Mekanından huzurla sizi izlediğine eminim. Selam olsun...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Deep;günaydınlar:)) İzmir'e daha gelmedim;oraya geleceğim;Kepirtepe;Trakya diyarında bir yer...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkürler Hamiyet Hanım;anılmanın edebi,felsefi tarafını bulanlar hiç bitmeyen bir dönüşüm,insan ve kucaklama tufanı içinde zamanın tozunu hep birlikte yudumluyorlar.