22 Mart 2018 Perşembe

BİLGİ SÖRFÜ






BİLGİ SÖRFÜ
---------------------

  Sörf deyince akla birkaç şey gelir; Rüzgâr, büyük dalgaları olan deniz veya okyanus! Bir de, ince uzun bir tahta… Üzerine tünemiş insanı da yok sayamayız…

  Önümde bir kitap; yıllardır… Kim bilir kaç kez patinaj yaptım;20–30 sayfadan öteye gitme cesareti göstermedim. Hâlbuki sayfalar; 841… James Joyce’nin sörf yaprakçıkları…

  Bir yazarın bilgi cambazı olması, onu sınırsızlık ile dans etmeye zorlar. Sörfün boyutlarını, dalgaların yüksekliğini hayal etmekten çok öte zorlar insanı. Doymak bilmez, dalgalarla boğuşmaktan, onları yenmekten büyük keyif alır.

5–109. sayfa; nice sörf yapış gibi, Joyce yine coşmuş; dile geliyor; zamanlar, dalgalanmalar, kütüphaneler arası;

“ Bir bilge sokak kedisi, göz kırpan bir sfenks, sıcacık eşiğinden bakmakta! Onları rahatsız etmek, yazık! Muhammet, kediyi uyandırmasın diye binişinin bir parçasını kesmiş”

   23 söz; Kadim zamana, yüzlerce, binlerce yıl öteye uzanıyor. Şaşkına çeviriyor insanı. Mısır ve diğer medeniyetlere, firavunların tanrılarına, anlaşılmazlıklara ve gizemlere; suyun, toprağın altında kalacak büyük medeniyetler…

 Koparılan, parçalanan küçük bir deri parçası; Sünnet; erkek ve kadınlardan çalınan bir parçanın; ne büyük bir soru işaretine dönüştüğünü; sayfalarca, günlerce anlatılıp, milyarlarca uzlaşmazlık ve uzlaşı acıları yaşatacağı 23 sözcük; bu James Joyce’in sörf tahtası; benzemez Vergilius’un yatağından yatıp, hiçliğin bağrını deşmesine…

Güven Serin 


2 yorum:

deeptone dedi ki...

joyce çok iyi. özellikle, sanatçının bir genç adam olarak portresini seviyom :)

GÜVEN SERİN dedi ki...


Ulysses'in içinden çıkamadım;bir çıksam,diğerlerine bakacağım:))