VATANI NASIL KURTARACAĞIZ?
-------------------
Mutlakıyet
rejiminden hemen sonra Meşrutiyet’e geçilmişti. İlk kez, güneşli bir hafta
sonunda,1865 yılı; gençler, ulu ağaçların altında toplanmıştı. Bu gençlerden
birisi, Namık Kemaldir. Yer, Belgrat Ormanlarındandır.
Namık Kemal oldukça
heyecanlı; daha 18’i içinde; “ Arkadaşlar işin kuramsal yanını bırakın da
derhal ne yapacağız onları konuşalım. Vatanı nasıl kurtaracağız?”
Fransa’da ki devrim
çalışmalarından söz ediyorlardı. Hava kararmış, akşam, geceye dönüşürken onlar,
tartışmaya devam ediyorlar. Ertesi hafta ise kaldıkları yerden bu sefer;
Anadolu Kavağı’nda bulunan Yuşa Tepesinde toplantılar.
Yeni Osmanlılar
Cemiyeti ismiyle yepyeni bir örgüt kurmanın temelleri Yuşa Tepesi tanıklığıyla
atılmış oldu.
Onlara kimler
sempati duymuyordu ki? Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşa, onları çok yakından
takip ediyordu. Daha sonra, yazgının törpüleri Prens Mustafa ve Fazıl Paşa’yı
İstanbul’un dışına, sürgüne yollayacaktır. Sultan Abdülaziz’in; daha doğrusu,
üretmeyen, ilime, teknolojiye öncelik vermeyen sultanlığın dış güçler
tarafından hileli satranç oyunlarına dâhil edilme süreci yine hızlanmaya
başlamıştı.
Bugünün gelinen
noktası; her daim, yol, köprü ile övünmeyi, stratejik üretimlerle besleyememiş
olmamızın, yetişmiş beyinleri, aydınları kaçırmayı durduramayışıyla şekillenen,
birbirine güvenmeyen insanlar topluluğu haline gelmiş oluşumuz; tıpkı 150 yıl
önceki,100 yıl öncesinin hileli satranç oyunlarının başlangıcının verildiğini
görmek mümkündür.
İç dinamikler;
akıldan, ilimden, sosyolojiden, akılcı siyasetten uzaklaştığı anda; muhteşem
rakiplerimiz, soylu düşmanlarımız derhal; bin bir çeşit oyun ve oyuncularını
sahneye sürüyorlar. Çoğunun, sahnedeki görevinden haberi bile yok…
O günün aydınları,
gençleri arasında Ziya Paşa’da vardır. Hani, şiirleriyle kendi zamanını olduğu
gibi anlatan, yazar, şair Ziya Paşa. Bu şiiri, bugünü de, dünü de, yarını da
anlamak, anlamlandırmak için paha biçilmezdir;
Eyvah! Bu oyunda bizler yine yandık
Çünkü zarar ortada bilmem biz ne kazandık
Kâfirler diyarını, yani batı ülkelerini gezdim, kentler
güzel köşkler gördüm,
Müslüman ülkeleri dolaştım, hep yıkıntılar gördüm.
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder