HAFİF ATIŞTIRMALIKLAR
----------------------------------------
Ne çok şey var insana dair! Sağlık, giyim, eğitim, yeme içme
ve özel hayatımız; çoktan bizim elimizden çıkıp, başka ellerle bir arada
yürümeye, yaşamaya yazgılı hale geldi.
Her gün kaderden,
ölümden söz eden birisi bile hastalanınca hemen kaderine razı olmayıp, yaşamak
için ne büyük servetler harcıyor sağlık adına. Son noktaya gelip de, her
şeyini; bütün malını mülkünü vermeye hazır hale gelenleri de bu sayfanın içine
koyabiliriz.
Velhasıl dostlar;
yaşamak güzel şey! Değerli… Biricik… Paha biçilmez… Ama nasıl yaşamak? Ruhsal
ve bedensel dengelerin ritmi, sesi, rengi ve renkleri tam olarak nasıl olacak?
Bütün bunları kimler belirliyor?
Uygar dünyanın
vazgeçilmezleridir meslekler. Tıp Dünyası, Sanat,Spor,Felsefe,Hukuk, Ekonomi,
Siyaset, Eğitim, İnanç, Yiyecek, Giyim ve Eğlence; insanların yaşamlarını
belirleyen en önemli süreçler ve belirleyici etkenlerdendirler. Neredeyse tüm
yaşamımız, kancımız, kaybedişlerimiz bu dünyaların merkezinde veya yamaçlarında
döner.
Sözü uzatmadan hafif
atıştırmalıklara geçeceğim. İsterseniz bu öğretilere soğuk meze veya çerez de
diyebilirsiniz. Belki de anne, anneanne kurabiyesi, komşu lokması da demeniz
mümkündür.
Söz, dünyaca ünlü
doktorumuz Mehmet Öze’de. Kendi yaşamını; geri kalan zamanını sesli düşünerek,
aynı zamanda ilimden de destek alacağını duyurarak yapıyor. Belki de yaşlılık
hastalığını böyle kovacağını veya oyalayacağını düşünüyor. Haksiz da sayılmaz!
Örneğin; “ Bundan
sonra daha fazla balık tüketeceğim.” Diyor. Daha çok zihin oyunu oynamaktan,
zihin egzersizi yapmaktan söz ediyor. Sanırım, fiziksel dayanıklılığı
düşünmekten çok zihninin dayanıklılığından korkuyor. Yani; unutma
hastalığından; Alzheimer’den çekindiğinin, korkularının karşılığı olarak
yapacaklarını sıralıyor.
Tekrar edersek; daha
çok balık! Daha çok zihin eksersizi, Hatta arada bir saatimizin diğer kola
takılması bile bedeni, zihni etkiliyormuş. Saçlarımızı farklı elle taramamız
dahi bu işin içinde. Stres kovucu nefeslerden de söz ediyor.
Günde en az bir
kere; kapıyı kapatıp, ışıkları azaltacak ve yedi saniye; yavaş yavaş nefes alıp
vereceğiz.
Son sözü; göbek
büyüdükçe beynin küçülmesi üzerine! Daha çok diyet yapmayı hatırlatıyor. Beynin
en önemli dostlarından da söz etmeden geçemiyor; PİKAN CEVİZİ!
Sanırım, kısa
zamanda Pikan Cevizi yok satacağı gibi; fiyatta da kim bilir ne hale
gelecek? Pikan cevizi bulamazsanız,
deniztarağı, o da yoksa Mürver meyvesi…
Afiyetler olsun; dostlar…
Yürümeyi unutmamak lazım! Çok önemli! Ve bir de insanın kurdu olan diğer
insanları; bulunmaz nimetlerdir; hele bir kaybolmaya görsünler…
Zülfü Livaneli ise,
yaşamı boyunca yaptığı seyahatlerin yeterli olduğuna, artık fazla seyahat
etmeme üzerine atıştırmalık sunuyor. Bu yıl, ülkemizde daha fazla kalacak;
çünkü ona göre insan, her yerde insan…
Ressam Günseli Kato
ise; bütün olumsuzluklarla mücadele edeceğim; yani direneceğim; özgürlük için
vatanı asla terk etmeyeceğim, üzerine atıştırmalık sunuyor. İnsan sayısı
arttıkça, hele düşünen, iradesine yön veren, yöneten insanların renkleri,
desenleri, çeşitli üretimleri de ne çok artıyor.
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder