7 Kasım 2017 Salı

GÜZİN İLE SÜLEYMAN'IN HİKAYESİ




GÜZİN İLE SÜLEYMAN'IN HİKÂYESİ
-----------------------------------------------------------

   Mikro, nano teknolojiler tüm dünyaya hâkim olmaya başladı. Evrimin işleyişini, hücrelerimizin yapısını, bu özel dünyayı anlamlandırırken daha iyi anlama imkânı bulabiliriz.

  En küçük, görünmez parçacıkların ne büyük işler yaptığını, boyutunun sınırsızlığını, kâinatın boşluğunu doldurma, galaksilere görsel, bilgisel ulaşma deneyimleriyle taçlandırmaya başlayalı epey oldu.

  Bazı şairler ve yazarlar; büyük resme, o muhteşem panoramaya bakarken, mikro dünyaya da bakmak isterler. Görünmeyeni görünür kılmak, duyulmayanı duyulur, dokunulmayanı dokunur; hissedilir yapmak; onların işidir.

  Şairin sözüyle; Hadi bakalım!

  Güzin, hamama gider. Süleyman da öyle! Güzin bacağını uzatır; Süleyman boş durur mu, bacaktan öper. Süleyman bu; nice uzanan bacak görmüş. Uzanışının ve geri çekilişinin anlamını, mikron düşüncelerde, ince beyin kıvrımlarında saklı tecrübelerden biliyor.

  Birazcık, azcık derken, o güzel bacağın sudan, hamamdan çıkacağını biliyor Süleyman. Süleyman erkekler hamamında. Güzin ise kadınlar… Düşüncenin, düşe dönüşümünü, düşün mikron kanalcıklardan geçip, insan denen canlının hareketine yansıması değerli ve vazgeçilmez bir iştir.

 Süleyman bu; vazgeçer mi? Az namussuz olmadığı biliniyor. Yapacağını yapacak, sudan çıkacak bacağın, bacağa hareket sunan mikro dünyanın, yeryüzü sunumuna, nazına, çekiciliğine; yani Güzin’e ulaşacak.

  Üstelik enflasyon parasıyla otuz liraya aldığı şapkasını başına geçirip Eskişehir’in yolunu tutacak…

  Ya sonra? Bu soru sorulur mu; işin içinde Süleyman varken? Elbet, hür hamamlar denizine girecekler. Bildiğiniz, yani düşündüğünüz gibi; ikisi birlikte…

  Cemal Süreya,1955de yazdı bu şiiri. Mikro ve nano dünyanın başlamasından önce; girdi insan bedeninin içine, nöronlarına, içgüdülerine, düşlerine; uzandı; içten içe kendine.
   

 Güven serin 

Hiç yorum yok: