15 Eylül 2017 Cuma

GÜN SONU KONUŞMASI





GÜN SONU KONUŞMASI

  Oktay Rıfat’ın önemli bir çalışması; hatta kendi ifadesiyle; gün sonu konuşması… Kim bilir kaç insanın hiç durmadan yaptığı; belki de yaşamsal olana, ruhsal bir dinginlik, karmaşaya, biz çözüm, değerli bir korunak yarattığı konuşmalar.

  Hepimizin şahit olmuşluğu vardır. Ayşe ninemin, tavukları, kazları, kedi ve köpekleriyle yaptığı konuşmalar; dün gibi aklımda. Ne kadarını anlar bizim konuşmamızın tümünü bir ağaç? Bir kedi, köpek, kaz, ördek?

  Bir başka şekilde de sormak isterim; biz, ne kadar anlaşılırız? Bilinen sözcüklerle, aynı dili konuşurken bile nice karışıklık, anlaşılmazlık yaratan bizler; bir başka dünyanın canlıları gibi saydığımız, hayvanlar, ağaçlarla nasıl anlaşa biliriz?

  Bilim insanları, akasyaların bile dilini; bir birleriyle haberleşmek için kimyasal salgılar yaptığını anlatıyor; gözlemliyor ve ortaya çıkartıyor. ABD’de Kargaların dünyasını daha net ve anlaşılır kılmak için; Enstitü kuruldu. Daha niceleri…

  İşte; Oktay Rıfat’ın da gün sonu; akşam konuşmaları böyle bir şey! En dokunaklı sözcükler ise ağacın dilinden yazılanlar;

Hatıralar da dal istiyor
Kuşlar gibi konacak.

  Şimdi, bugünün dünyasında bu kadar olayı, saniye, dakika ve saat içinde paylaşırken, hatıra olmaktan çıkartıp çıkarmadığımızı düşünüyorum. Onları, yaşama, yaşamlara tıka basa sokarak; devasa bir gardolap, kütüphane, büyük kilerler ve para kasaları gibi; acaba, ne zaman dokunup onları, yaşama davet edeceğiz?

 Ağaç konuşur Oktay Rıfat ile. Bir de ağaca Oktay’ın diyecekleri vardır elbet;

Hep yaşadığımı hatırlatıyorum kendime
Diyorum ki işin acele
Bir gün ne el kalacak tutmak için
Ne yürümek için bacak
Ne bulutların seyri
Ne de bir hatıra dünyamızdan

  İnsan, ne çok kavrama ihtiyaç duyuyor. Ne çok unutulmazlık ve kalıcılık istiyor. Aynı insan, aynayla; yani kendisi, kendimizle yüzleşmek denen can sıkıcı işe; hiçbir zaman nöronlarıyla değil, ona baskı yapan, alışıldık, hayvansal içgüdü ve toplumsal baskılarla hareket ediyor; savuruyor, avazı çıktığı kadar


Güven Serin 

Hiç yorum yok: