28 Ekim 2016 Cuma

EN BÜYÜK BAYRAM 29 EKİM


Efendiler;bu Cumhuriyet tesadüf eseri değildir!
Efendiler;gar dolabınız için kılı kırk yararken,
bu ülke için de biraz daha "yeterli" olmayın
deneyin...Ülkesini sevmek,evrensel düşünmeyi,
iyi,ilerici olmayı engellemez;tam aksine
besler..



                                   EN BÜYÜK BAYRAM; 29 EKİM



29 Ekim 1933’te Mustafa Kemal Cumhuriyet’in 10. Yılın Kutlama mesajında böyle başlar;


“ Cumhuriyetimizin 10. Yılını doldurduğu ‘En Büyük Bayram’dır. Kutlu Olsun!” Böyle başlar konuşmaya; ruhu ve bedeniyle tam bir bütünlük içinde; inanmışlığın en hakiki sesiyle…

  Ne oldu da bu yüce bayram; en büyük sayılan, nice deneme, yanılma yüzyıllarından sonra insana yakışan en iyi idare yönetimi, demokrasiye en yakın ve halkın kendini duyurabilme, anlatma, eşit, adil bir yaşam; yaşama biçimi olan Cumhuriyet bu kadar sessiz kutlanır hale geldi?

 Bu yozlaşma, sessizlik, kimsesizlik niçin? Cumhuriyetin bütün nimetlerinden, olanaklarından faydalanan kesim; niçin gereken saygıyı vermekte çekingendir? Bunu anlamalıyız… Anlamak zorundayız…

 Artık bir başka rejimi kabul edemiz bir yaşam anlayışımız oldu. Bu millet, en muhafazakârı bile Cumhuriyetin faydasını, etkinliğini içine sindirip yaşam biçimi kabul etmiştir. Elinden alındığında, varını yoğunu verip çıldırasıya karşılık verecek oluşunu düşünmek yerine, var olan güzellikleri, yine bize verilmiş en kutsal şeylerden birisi; yaşam; yaşamımız içinde huzurlu, coşkulu bir şekilde kutlamalıyız…

  Bu sesleniş büyük Türk Milletine diye devam eder… Aslında Büyük Türkiye’yi anlatır; bütün bölgeleri, farklı kimlikleriyle, bu diyarda bir araya gelmiş; bir olmuş; Anadolu’nun, Trakya’nın, Rumeli’nin, Asya’nın bağrından kopun gelen; büyük felaketleri, coşkuları yaşayıp, genetiğine; ruhuna kazıyan milletten söz eder; seslenişi Büyük Türkiye’dir…

  Mustafa Kemal; “ Yurttaşlarım” diyerek sarılın halkına. Az zamanda büyük işler yapmış olmanın kıvancıyla. Yıkılışı, yok oluşu kaç kişi var oluşa dönüştüre bilir? Biraz tarihi sevgisiyle, ne büyük felaketin kıyısından döndüğümüzü, bugünün darbe zamanının ne kadar ufak kaldığını anlamamız için yeterlidir.

 İşgal altında yaşamanın, esaret zincirleriyle hiçbir zaman gerçek huzura kavuşamayacak olmanın özgür anlayışı bizi biz yapan her şeyin içindedir. Bunu gören Atatürk; bu inançla rütbesini, ona sağlanan bütün olanakları reddederek her şeyi göze almayı; büyük bir insanlık borcu; Türk Milletine; Türkiye’ye asırlardır aç kalan bir tutkuyu, destansı bir güzellikle mühürlemiş; müjdelemiştir.

  Cumhuriyet Yönetimi, Roma Uygarlığı içerisinde de yer bulmuştur. Birçok yönetim biçimini, deneyerek, yaşayarak ve binlerce tecrübeden; adeta bir köpeğin kemikten iliği emmek için uğraş verdiği yüzyıllar gibi uğraş vermiş insanların ortak buluşudur Cumhuriyet…

 En iyisini bulmadığımız sürece, en iyiye yakın olanın değeri, yine insanın; insanımızın değerli sahiplenmesiyle gün ışığına çıkalı çok olmuştur.

  Cumhuriyetimizin kuruluşu 100. yıla yaklaşmaktadır. Kutlamalar ise 100. yıla yaklaşan bu büyük milletin, büyük rüyasına, rüyalarına hiçbir şekilde yakışmıyor…

 Birçok etmen sayabilirsiniz mazeret olarak… İktidarı, muhalefeti gösterip, kendinize vazife morali de…

 Asıl soruyu sormaktan korkmamalıyız… Niçin bu uyuşukluk? Miras yediler gibi, bütün servet bittikten sonra ki pişmanlığı görmenizi isterim! Komşu ülkelere, orada işlenen cinayetlere, büyük kargaşa ve büyük göçe bakmanızı isterim.

 Bir de Cumhuriyet rejiminin daha adil, ilerici; bütün ülkeyi bir sayan; bütün anlayışları, kültürleri el üstünde tutan bir anlayışa ilerlemesi için atılacak en küçük adım bizimkisiyse; onu atmaktan korkmamayı insanın son nefesinde ki istek gibi; istemeyi borç görüyorum.

 Bu büyük millete, bu büyük bayram; Cumhuriyet yakışıyor. Bu yakışmanın büyük uygarlık projesine dönüşmesi ise gecikiyor… Oysa Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal; çok önemli bir şeye dikkat çeker; “ Daha Çok Çalışmak” …

 Uygar ülkelerin, dünyaya öncülük yapıp, şımarık kafa tutanların en iyi yaptığı şey; daha çok çalışmak; daha çok ilim ve daha çok araştırma…

 Millet olmayı bilmiş, asırlardır devletten devlete yol almış; hüküm sürmüş bu milletin; Türkiye Cumhuriyeti Halkının gideceği yer yoktur. Bu yer; bu diyar; vatan bizim son toplanma yerimizdir.

 Vatanımızın onlarca uygarlık üzerine kurulu olması ise diğer uygarlıkların tarihi, kültürü ve asil ruhlarının da yanı başımızda oluşunu bilmek, bu bilgiyi Cumhuriyetin önünde, öncülüğünde genişletmek, ilerletmek de karakteri yüksek olan bu milletin yaşam-yaşama iteneğidir.

 Büyük Bayramımız Kutlu Olsun…



 Güven Serin  

Hiç yorum yok: