Kamera; Güven Mozaik Müzesi-İstanbul
ODANIN FISILTILARI
Çaresizlikten çareler
üreten insanoğludur. En sevdiği şeydir; acının, yokluğun, muhtaçlığın üzerine
gitmesi. Bazen de en şaşırttığı şeydir; var olanı, yıkıp, yok etmesi…
Yatak odamın aynı
zamanda çalışma odam, kitaplığımın; kitaplarımın olduğu yer olduğunu
söylemeliyim. Bazı arkadaşların dediği gibi ; “ öyle büyük ev aldım ki, içinde
futbol oyna” yaşadığım ev, üzülerek söylemiyorum, her köşesi değerlenerek,
bütün aile bireylerine ancak yetiyor. Köşesini kapan, kendi öyküsüne, sorumluluğuna
sarılıyor.
Laf aramızda iki kız
babası olmanın övüncünü taşıyorum. Birbirine zıt iki insan evladı… Zıtlıkların
ahengi da ayrı bir hoşluk getirir; paylaşım… Özgün ile Doğa kendi odalarında
odama kadar gelen mırıltılarıyla yine heyecanlı bir sunum içinde olmalılar.
Dışarıda yağan karın inceden inceye yol alışı, etrafın beyaza bürünmesi, tatil
gününü latif bir algıya dönüşmesiyle devam ediyor.
Cevap Çapan’ın
paylaşımlarına, şiir seçkilerine bakarken gördüm Gloria Fuertes’in gülmeye
çalışan yüzünü. Muhtemelen ölümünden az bir süre önce çekilmiş fotoğrafı;
zamanı durdurmuş. Kısa, sert sara saçlarıyla şişman bir bedenin dolgun yanaklı
yüzü; sadece gülümsemeye çalışıyor.
Yaşı tam da bilim
insanlarının dediği gibi delikanlı zamanları hissedeceği yaş; 80 yaşında uçup
gitmiş. Gitmeden önce fotoğraflar bırakmış. Ama en önemlisi şiirler bırakmış.
Geriye mi, yoksa ileriye mi; yaşamı zamanı, devinim ile sürekli güncelleyenler
için bir ayrılış ağıtı gibi bir şiir…
Gloria Fuartes’in
şiirlerini özellikle Ahiret Soruları şiirini okudukça bir daha dönüp,
mısraların zamanlar arası bıraktığı öze takılı kaldım. Yan tarafta Özgün ile
Doğa’ın odasında şimdiki zamanın olanca coşkusu devam ederken, ellerimle
tuttuğum CK. Dergisinin 17 numaralı sayfasında gülümsemeye çalışan bir yüz ve
topraktan taptaze fışkıran mısralar. Hüzün, yokluk, özlem anlatsalar da, edebi
örtünün altına çoktan girmişler.
Kızlarıma seslendim;
şiirin, şairin odama konuk oluşunu yüksek algılarla hissetmenin paylaşım
sancısının yüksek iteneğiyle. Birkaç seslenişten sonra iki zıt ama iki uyumlu
çocuk; Y ve Z Kuşaklarını temsil eden iki canlı, çalışma odası olarak
kullandığım yatak odasına geldiler. Özgün sol yanıma, Doğa sol yanıma oturdu.
Onlara bir şiiri
sizle paylaşacağım dediğimde, odamda ki konuğumun yüzüme tesirini görmüşler ki,
“zamanımız yok!” demediler. Sanki özellikle şiir dinlemeye gelmişler gibi
ağzımdan dökülen Gloria Fuertes şiirini dinlediler;
Kim gözyaşıyla ıslatacak kemiklerimi?
Kum kuru sarı saçlarımda gezdirecek ellerini?
Kim görecek kürek dolusu toprağın
Tabutuma düşeceğini,
İçinizden kim ağıt yakacak?
Kim benim için yakacak bir mum
Akşam vakti?
Kim bilebilir erkenden, sinemin kiminle
Bütünleşeceğini?
Şiirin okunması
bitince kızlarımın yüzünde iki duygu karışımını gördüm; iki zıt karakterin
onurlu bakışlarında; mahzun ve mahzun karışımı bir şey…
Kızlarım şiirin tesiriyle muhtemelen Gloria Fuertes’i merak
ettiler. Onun Ahiret şiiri, yaşama doymamış, daha yapacağı çok şey olduğu
şairin seslenişi onları etkilemişti. Etkilenmeden etkilenmiş vaziyette
Gloria’nın bir başka şiirine dokundum;
Eşyalar, bizim eşyalarımız,
Onlar sevilmekten hoşlanırlar
Benim masam mesela,
Üzerine dirseklerimi koymamdan,
Sandalyem, üzerine oturmamdan,
Kapım, açılıp kapanmaktan hoşlanır.
İşte böyle dostlar;
odanın, odaların nice fısıltısı vardır. İşin içine edebiyat girince; bir sürü
dünyalar da giriyor; hangi zamana ait olduğunu unutup, şimdinin farkına varıp,
odanın dinlendirici, öğreticiliği cesaretiyle, dışarıda ki karın, poyrazın
esintisine büyük bir aşkla koşuyor insan.
4 yorum:
Çok etkileyici ,sarsıcı ve gerçek...Teşekkürler Güven bir Güven klasiği daha yazın dünyasına armağan ettiğin için...
Teşekkür ederim sevgili öğretmenim.
O ince fısıltıları duyabilmek, sevgili kızlarına edebi bir derinlik içinde, ve baba olmanın sorumluluğu ile sevgiyle, şefkatle sarılıyor olman.... ve böyle yüce bir ruha sahip olabilmek ne hoş...
Yine beğeni ile okudum yazını Sevgili Güven, edebi hayatımıza katkıların öylesine çok ki..teşekkür ederim.
Teşekkür ederim Esin. Öğretirken öğretmek, öğretme sanatı içinde öğrenmek;ayrı bir güzellik Esin...
Yorum Gönder