14 Ocak 2016 Perşembe

HOŞÇA KAL YAŞAR ERGENE


TEKİRDAĞ



HOŞÇA KAL YAŞAR ERGENE

  Rahmet dilemenin çeşitli yolları var. Bazen yüreğine baskı yapan yakarışın ulvi maneviyatı içinde… Bugün ise yazın dünyasının şiire olan erişilmiş sevginin içinde 75 yıl yaşamış, bu toprakların vahşete dönüşmüş, bir yazgı gibi benimsenmiş araç trafiği yüzünden yaşamın değerli çığlıklarından erken ayrılmış bir dosta;

 Yaşar Ergene’ye tıpkı onun yazılarına, araştırmalara tutunduğu gibi, edebi, sosyolojik bir saygınlık içinde; HOŞÇA KAL YAŞAR ERGENE…

  En son Rakoczi Müzesinde yapılan şiir etkinliğinde taş mekânın şairleri, şiirleri etkinliğe sanatsal katkı yaparken, mekânın dinginliğini paylaştık. Bu paylaşımda Yaşar Ergene’nin araştırmalarıyla ortaya çıkan bir eser de hediye edildi.

 Macar Şairi ve Özgürlük Kahramanı olarak anılan Sandor Petöfi’nin Hayatı ve Şiirleri isimli kitabı, düşün, yazın dünyasında olan birisi için hediyelerin en güzelidir. Bir kitap bir insan gibidir; bazen daha ilk bakışta bakışların kabul töreni imzalanır; evrensel bir aitlik içinde.

  Yaşar Ergene’nin Sandor Petofi’yi anlatan 65 sayfadan oluşan küçük kitabı da küçük ve incelik, ağırlık bakımından görünüşünün çok ötesine uzanıyor.

  Rüstem Paşa Camiinin iç, dış havlusu Yaşar Ergene’nin dostlarıyla doluydu. Bu dostların gönülden suskunluğunu, bir gidiş törenine yakışır ağır duruşu temsil edişlerine içten bir selam ederken, cenaze törenlerini şamata kulislerine çevirenleri hiç anlayamayacağım…

 Bir cenazenin son yolculuğu, bazen değerli, saygın bir suskunluk ister. Cami Havlusu, insanın yaşamı ile ölümü arasında bağ oluşturmuş ve bir uğurlama törenine dönüşmüş görüntünün yüce anlamı, anlaşılmak istenir.
Şamatalara kurban olan, gurur ve çalıma çoktan teslim olmuş, gecenin kargaları gibi, gün yetmiyormuş gibi büyük ve çılgın patırtılar, gevezelikler, katılımımızla şereflendirdiğimiz, şeref sahibine hiçbir şekilde yakışmıyor…

 Yaşar Ergene’yi elimde tuttuğum, bütün gün ve gece yanımda taşıdığım güzel eseri için şimdi kutluyorum. Sesin olduğu yerde, sessiz bir şekilde, yazının sihir seslenişi içinde, kutlama törenine katılmış olan;

Macaristan Cumhuriyeti Tekirdağ Fahri Konsolosu Erdoğan Erken, Tekirdağ Macar Dostluk Derneği Başkanı Güneş Gürseler gibi, bende kutluyorum; hoşça kal derken…

 Yaşar Ergene araştırmacılığın sade bir coşkunluk içinde bile en ağır eser ciddiyetine dönüşecek bir çalışma yapılacağını ispatlıyor. Ömrü yetse, bir başka eserinin müjdesini de veriyor; “ Anıtlarda Yaşayanlar” diye bir hazırlık içinde olduğunu da gösteriyor.

 Yaşar Ergene 185.yılı nedeni ile Türk-Macar dostluğunun simgesi olarak, onun aziz hatırasına armağan edilmiş. Hatıraları bu şekilde onurlandırmış insanlar da onurlu anılırlar; hatta yaşatılırlar…

 Yaşamın türlü türlü hatırlanışları vardır. Sanırım en yüce olanları da, bilinen dünyevi çıkarların ötesine, edebi, sosyolojik ve felsefik bir aşamaya gelmiş olmak…

  Yaşar Ergene’nin Petöfi çalışmasında 60. sayfasında sesleniyor zamanlar ötesine;

Hiç bilmezler kadrini senin, ey kutsal şiir!
Soysuzlaştıralım şunu, derler,
Alırlar ayaklar altına seni,
Bir güzel çiğnerler

 Şair Petöfi’nin bir başka şiiri gülümseme üzerine. Tıpkı Yaşar Ergene’nin sıkça yüzünde taşıdığı gülümseme gibi mısralara dökülüyor;

Gülümse bana, aziz karıcığım! Senin sevimli bir gülümsemenin yerini tutacak, yerde çiçek ve gökte yıldız yok.

 Sanırım, şimdi güzel bir kavuşum yaşanıyor Yaşar Ergene ile Meliha Ergene, uçsuz bucaksız evrenin bir köşesinde buluşuyorlar; dünyaya dair güzel şeylerin yorumlarını, şiirsel bir tatla irdeliyorlar.

 HOŞÇA KAL YAŞAR ERGENE…

Güven Serin





Hiç yorum yok: