31 Mart 2015 Salı

LÜKÜS HAYAT


Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi-Eskişehir


Kamera; Güven
Eskişehir Büyükşehir Senfoni Orkestrası 
Elleri öpülesi ustalar...


Kamera; Güven   Lüküs Hayat
Oh ne güzel şey/Yan gel yat/Keyfine bak...

ESKİŞEHİR-LÜKÜS HAYAT;illa... Yani...
Siz bilirsiniz...

LÜKÜS HAYAT

Kulağa ne kadar da hoş geliyor bu sözcükler; “ Lüküs Hayat” Oynanan bunca şans oyunu, girilen nice kurnazlık savaşı lüküs hayatın kuş tüyü nazik seçenekleri içindir…

  Beyaz atlı prenslerden tutun da, kurulan nice düşlerin en hakiki heyecanıdır lüküs hayat beklentileri… Büyük; çok büyük eşyalar, arabalar, yalılar, davetler ve asıl önemli olan o büyük gurur; GÖSTERİŞ, lüküs hayatın çemberi içindedir…

  Lüküs Hayatın bir de müzikali vardır. Muhsin Ertuğrul, Cemal/Ekrem Reşit Rey kardeşler ve şarkı sözlerinin bir bölümü Nazım Hikmet olmak üzere dev bir kadronun yarattığı bu efsane oyunu işiterek büyüdüm.

 Dillere destan bu oyunun sanatın mizah, müzik, görsellik ve oyunculuk şölenini görme imkânı bu zamana denk geldi. Üstelik şehrimden çok ötede bir şehirde; Eskişehir’de… Eskişehir, kent olmak isteyen, yaşadığı yere kent unvanı vermek isteyen; bu unvandan öte halkının bilincini, iradesini, huzurunu, yaşam kalitesini arttırmak isteyen her yöneticinin; hangi konumda olursan olsun; hatta kendi şehrinde aradığını bulamayan her sanatseverin uğrayacağı bir kent…

 Eskişehir kent olma yolculuğunda dur durak bilmiyor. Kutluyorum! Eskişehir Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi, 1133 kişilik salona bilet bulmak mümkün değil. Günler öncesinden bitmiş. Çünkü sahnelenen müzikal Lüküs Hayat… Neredeyse herkesin peşinden koştuğu yaşam biçimi;

Şişli’de bir apartman/Yoksa eğer halin yaman/Nikel- kübik mobilyalar/Duvarda yağlı boyalar.

İki tane otomobil/Biri açık biri değil/Aşçı, uşak hizmetçiler/Dolu mutfak, dolu kiler

Hey/Lüküs hayat, lüküs hayat/Bak keyfine yan gel yat/Ne güzel şey/Oh ne rahat

 Lüküs hayatın şarkı sözcükleri böyle yayıldı 1133 kişilik salona. 1133 kişilik dedim de, biletler günler öncesinden satılmasına rağmen, Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Temsilcisi İlkay Altıntaş Tekirdağ’dan Eskişehir ziyaretimizi, şehrime aktaracağım kültürel dönüşümün yararını doğru bulmuş olmalı ki, basın kontenjanından ricamız üzerine yer ayırdı. Teşekkür ediyorum. Böyle bir ayrıcalık olmasaydı, Lüküs Hayatın bana yansıyan efsaneye dönüşmüş bir sanat olayını belki de görmeden olgun dönemin akışını, başka şeylere yoğunlaşıp geçin gidecektim.

 Lüküs Hayat aynı zamanda Eskişehir seyircisinin sanatsal olgunluğunu da ortaya koyuyor. 2014 Ekim ayı itibariyle sahnelenen bu oyunu izleyen, dinleyen seyirci sayısı 12 Bini geçmiş. Eller acıyana kadar alkışlamak geliyor içimden…

 Ya oyunun sahnelendiği Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi; mekânın sanat ve sanatçıya açık, ferah yüzü; Koyu Karmen Pembe, kırmızı ve kayısı renklerinin hâkim olduğu uzaysal bir görünüm içindeki büyük salon; ırmaklara akan derelerin gizemli, dolambaçlı yolculuğu gibi; kendi hiç yolculuğumuzu, kendi ırmağımızı o büyük denize getirecek başlangıç gibi…

 Salonu dolduran 1133 kişinin yüzü, salona, oyuna; kısacası; müzikale, tiyatroya, mizaha hiç de yabancı değil. İnsanların önemsenip, gelişen dünyanın gelişen mimarisi, mühendisliği ve yaşam koşulları dikkate alınarak yapılan mekânların önemi burada çok daha iyi anlaşılıyor. Temiz tuvaletlerinden, çay salonuna, otoparkına, vestiyerine ve o görkemli sahneye kadar…

 Lüküs Hayatın neredeyse bir yüzyıllık eskimeyen öyküsü, sesleri, insanın sanatsal bölümüne süzülen nefesleri; sadece oyunun kendisinde gizli değil. Oyuncular ve Senfoni Orkestrası ve Dansçılar, görünmeyen teknik ekibiyle oldukça kalabalık, ,önemli ve işini çok iyi bilen sanatçılardan, zanaatkârlardan oluşmuş.

 Sahnenin hemen önünde “çukur” denen yerde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası Sanatçıları adeta gizlenmiş durumdalar. Sahneyi hiçbir şekilde engellemiyorlar. Kemanlar, Viyola, Viyolonsel, Kontrbas, Flüt, Abua, Klarnet, Fagot, Trompet, Saksafon, Piyano, Vurmalı Çalgılar…

  Sahnenin hemen önündeki kayısı renkli koltuklara huzurlu bir beden içinde yaslanırken açılan sahne, o derin sanatsallık; görselliğin, anlatılan esere katkı veren arka nesnelerin önemini de anlatıyor.

 Oyun başlarken bu derinliğe katkı verecek sanatçılar bir bir ortaya çıkarken; bizim gibi sıradan insanlardı. Yaklaşık 2,5 saat sonra, her oyuncu bir idol olmuştu. Sanki hepsi birer mit; kendi zamanlarından geçici olarak bu zamana; Eskişehir Atatürk Sanat ve Kongre Merkezine misafir gelmişti.

 Sanat böyle bir şey; hakikisi yapılırsa; mekânıyla, yöneticisiyle, oyuncusuyla, seyircisiyle, halkıyla buluşuyor; sımsıkı; yürek yüreğe; içten içe; insanlığın kanayan yaralarına, kokmuş nefeslerine yepyeni bir insanlık dönüşümü, farkı sunuyor…

 Güven Serin 












Hiç yorum yok: